Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/17629 Esas 2009/991 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/17629
Karar No: 2009/991
Karar Tarihi: 29.01.2009

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/17629 Esas 2009/991 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/17629 E.  ,  2009/991 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 18/07/2008
    NUMARASI : 2006/708-2008/892

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (Alacaklı)    vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.                                                   
    Uyuşmazlık alacaklının İİK."nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir.
    Dava konusu taşınır mallar 30.09.2004 tarihinde alacaklının gösterdiği adreste haczedilmiş, davalı 3. kişi şirket yetkilisi tarafından istihkak iddiasında bulunulmuştur. Mülkiyet karinesi davalı 3. kişi yararınadır. Ancak bu yasal karine aksinin davacı alacaklı tarafından her türlü delille ispatı olanaklıdır.
    Anayasa’nın 141. maddesinde vurgulandığı ve HUMK’nun 388 ve 389. maddelerinde de açıklandığı üzere, mahkeme kararları iddia, savunma ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıaların neler olduğu ve bunlardan çıkan sonuçlar ile hukuki sebepler gösterilerek gerekçeli biçimde yazılmalıdır. 
    Öte yandan, mahkeme kararlarındaki gerekçelerin hüküm fıkralarına uygun olması gerekir (Hukuk Genel Kurulu’nun 06.03.1963 gün ve E:1963/4-99, K:1963/37 Sayılı Kararı). Oysa, gerekçe ile hüküm fıkrasının aykırı olduğu, ayrıca gerekçenin yukarıda belirtilen unsurları da içermediği, temyize konu kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Gerçekten, hükmün gerekçesinde Mahkemece, alacaklı ve 3.kişinin davacı ve davalı sıfatları karıştırılarak, dava, 3.kişi tarafından açılan istihkak davası imiş gibi değerlendirilmiş, ancak hacizli malların mülkiyetinin borçlu şirkete ait olduğuna karar verildikten sonra, gerekçe ile çelişkili olarak hüküm fıkrasında “davanın reddine” karar verilerek, alacaklının açtığı “3.kişinin istihkak iddiasının reddi” davası reddedilmiştir. Bu durumda, gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki bu çelişkinin giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde  karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı alacaklının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya (alacaklıya)  iadesine, 29.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.