Davacı, davalı işveren nezdinde 6.10.1988 - 31.5.2000 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalı spor kulübünde 06.10.1988-31.05.2000 tarihleri arasında futbolcu olarak geçen ve SGK’na eksik bildirilen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan maddede; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde Mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Somut olayda davacıya ait 30.09.1988 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiği ama bu bildirgeye bağlı olarak SGK’na bildirilen çalışmasının bulunmadığı, hizmet cetvelinde davacının 1990 yılında dava dışı başka bir işyerinde çalıştıktan sonra, 1994 yılının 3.döneminde ve 1995 yılının 1.dönemindeki çalışmalarının 120’şer gün olarak tam bildirildiği, 1996 yılının 1.döneminden 07.08.2002 tarihine kadar da dava dışı işyerlerinde çalıştığı, uyuşmazlık konusu edilmeyen 09.10.2003 tarihinden 31.07.2004 tarihine kadar davalı spor kulübünde çalıştıktan sonra 27.08.2004 tarihinden itibaren dava dışı işyerlerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Dava dışı işyerlerinde çalışmaları nedeniyle hizmetin kesintiye uğraması ve hak düşürücü süreyi kesen unsurların bulunmaması nedeniyle davacının, dava dışı işyerinde çalışmaya başladığı 28.08.1990 tarihinden tekrar davalı spor kulübünde çalışmaya başladığı 01.09.1994 tarihine kadar ve dava dışı 6578 sicil numaralı işyerinde çalışmaya başladığı 1996 yılının 1.dönemi ile 31.05.2000 tarihleri arasındaki çalışmalara ilişkin talebin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreden reddine ilişkin Mahkeme kararı doğrudur.
Ancak 30.09.1988-28.08.1990 ve 01.09.1994-01.01.1996 tarihleri arasında geçen ve SSK’na eksik bildirilen çalışmalarının tesbiti talebine gelince; davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbiti davasının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bordro tanıklarının beyanları ve diğer yazılı deliller karşısında, davacının 30.09.1988-28.08.1990 ve 01.09.1994-01.01.1996 tarihleri arasında geçen ve SGK’na eksik bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hizmet tespitine ilişkin talebin tümüyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.