11. Ceza Dairesi 2019/8618 E. , 2020/1753 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın yokluğunda verilen hükmün Tebligat Kanunu 10/1 maddesi uyarınca bilinen en son adresi olan duruşmada bildirdiği adresi yerine doğrudan MERNİS adresine yapılmış olması nedeniyle usulsüz olduğu ve sanığın 19.06.2015 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek inceleme yapılmıştır.
1- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan sahtecilik suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla kez işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu da gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda; suça konu bonoların sanık tarafından farklı tarihlerde verilip verilmediklerinin tespit edilmesinden sonra, farklı tarihlerde verilmeleri durumunda, suç işleme kararının yenilendiğinin tespit edilmesi hali müstesna, zincirleme biçimde işlenmiş tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu, aynı anda verilmeleri durumunda ise tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, bu durumda ise
sahte belge sayısı dikkate alınarak TCK"nin 61. maddesi uyarınca temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yedi ayrı sahtecilik suçundan hüküm kurmak suretiyle fazla ceza tayini,
2- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.02.2012 tarihli 2012/1445 Esas ve 2013/54 Karar ile 24.09.2013 tarihli 2012/1506 Esas ve 2013/391 Karar sayılı ve benzer kararlarında açıklandığı üzere; resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır. Birinci seçimlik hareket, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik hareketle, resmi belge esasında mevcut olmadığı halde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. İkinci seçimlik hareket, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Üçüncü seçimlik hareket ise, sahte resmi belgeyi bilerek kullanmaktır. Bu seçimlik hareketlerden herhangi birisinin veya birkaçının gerçekleştirilmesiyle suçun oluşacağı ve suç tarihinin en son gerçekleştirilen seçimlik hareketin tarihi olacağı cihetle, somut olayda resmi belgede sahtecilik suçu yönünden suç tarihinin suça konu bonoların, sanık tarafından kendisinden sonraki cirantaya ciro ya da teslim tarihi olacağı gözetilerek suç tarihlerinin ve maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; sahteliği iddia olunan ve dava konusu yapılan bonoların sanık tarafından kendisinden sonra gelen ciranta İzmir Güneş İcra Deposu"na verildiği tarihlerin araştırılarak suç tarihlerinin belirlenmesi ile dava zamanaşımı hususu da dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.