1. Ceza Dairesi 2011/5525 E. , 2011/4512 K.
"İçtihat Metni"
TEBLİĞNAME : 1-B/2011/175551
MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO : 31.01.2003 gün ve 112-23
SUÇ : Kasten Öldürme
Asli iştirak halinde kasten öldürme suçundan sanık Ö.. B.."in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 64/1, 448/1, 51/1, 55/3, 59. maddeleri gereğince 10 yıl ağır hapis cezası ile cezalandınlmasına dair Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.01.2003 gün ve 112-23 sayılı kararının infazı sırasında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun lehe hükümlerinin uygulanması bakımından yapılan değerlendirme sonucu, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 81, 29, 31/3, 62. maddeleri gereğince 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandınlmasına, 53/1. maddesinde belirtilen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 26.07.2005 gün ve 112 -23 ek sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"unun 9/3. maddesindeki "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştınlması suretiyle belirlenir." şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 27.12.2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun tespit edilip uygulanması herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşması yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde,
2- Kayden 17.07.1984 doğumlu olup, suçun işlendiği 12.08.2001 tarihinde 15 yaşını bitirip 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan cezadan, 5377 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 31/3. maddesi gereğince suç tarihi itibarıyla 1/2 oranında indirim yapılarak, aynı madde uyarınca 8 yıl olarak belirlenip, 62. madde uyarınca 1/6 oranında indirim yapıldığında sonuç cezanın 6 yıl 8 ay olması gerekirken yazılı şekilde fazla ceza tayininde,
3- Fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olan sanık hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 53/4. maddesinde yer alan "fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz" şeklindeki düzenleme karşısında, aynı Kanun"un 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmesinde;
İsabet görülmediğinden söz edilerek Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 11.04.2011 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-130-5114- 2006/4067/118802 sayılı yazılı istemlerine müsteniden anılan kararın 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.05.2011 tarih 175551 sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası Dairemize gönderilmekle okundu; gereği konuşulup düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Hükümlü Ö.. B.. hakkındaki dosya kapsamından:
a) Hükümlünün, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.12.2003 tarihinde kesinleşen, 31.10.2003 gün 2012/112-23 sayılı kararıyla 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 64/1, 448/1,51/1, 55/3 ve 59. maddeleri uyarınca 10 ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği,
b) Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2005 gün ve 2002/112-23 ek sayılı kararıyla, kesinleşen cezanın infazı sırasında 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun lehe hükümlerinin uygulanması bakımından yapılan değerlendirme sonucu, hükümlünün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 81, 29, 31/3, 62. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapsine ve aynı Kanun"nun 53/1. maddesinde belirtilen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştirilerek infaza verildiği,
c) Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 22.06.2009 gün ve B.03.0.cİG.0.00.00.04-130-5114-2006/6703-3273 sayılı yasa yararına bozma istemlerine dayalı olarak, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.07.2009 gün ve 171050 sayılı tebliğnamesine bağlanarak Dairemize gönderildiği,
d) Dairemizce sanık müdafıi ile katılan Pervin Karçı"ya usulüne uygun tebligat yapılmamamış olduğundan bahisle, hükmün kesinleşmediği ve kesinleşmeyen hükümlere karşı yasa yararına bozma yasa yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle kanun yararına bozma isteminin 01.12.2009 gün ve 7677-7269 sayı ile reddedildiği,
e) Tebligat eksikliklerinin, sanık müdafıine 31.03.2010, katılana ise 31.05.2010 tarihinde yapılan tebligat işlemleriyle giderilmesine rağmen, hükmün temyiz edilmeyerek kesinleştiği,
f) Dairemizce, 13.12.2010 gün ve 6124-7980 sayı ile; "Kanun yararına bozma isteminden sonra taratlara usulüne uygun yapılan tebligat üzerine karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan, yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağı konusunda gereğinin takdir ve ifası için dosyanın merciine iadesine" karar verildiği,
g) Bunun üzerine; Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nce 11.04.2011 gün ve B.03.0.cİG.0.00.00.04-130-5114- 2006/4067/18802 sayı ile aynı nedenlere dayalı olarak yapılan yasa yararına bozma başvurusunun, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca 24.05.2011 gün ve 175551 sayılı tebliğnameye bağlanarak Dairemize gönderildiği,
Anlaşılmaktadır.
II)Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Kesinleşmiş hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olup olmadığı, 15-18 yaş grubunda bulunan hükümlü hakkında yaş küçüklüğü nedeniyle indirim yapılırken doğru uygulama yapılıp yapılmadığı ve suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olanlar hakkında 5237 sayılı TCK"nun 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilip verilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
III) Hukuksal değerlendirme;
Yasa yararına bozma isteminin kapsasına göre, hükümlü hakkında yapılan kesin hükümde değişiklik yargılaması sonunda verilmiş bulunan hükmün biri usule, ikisi ise esasa ilişen üç hususa ilişkin olarak değerlendirilmesi gerekmektedir:
1- Yargılamanın duruşmalı yapılmasının zorunlu olup olmadığı:
Ceza Genel Kurulu"nun 27.12.2005 gün ve 162-173 sayılı kararı başta olmak üzere aynı konu ile ilgili diğer kararlarında da duraksamasız olarak belirtildiği üzere; lehe yasanın saptanıp uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, kanıt toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması zorunludur. Evrak üzerinde inceleme yapılabilmesi ise ancak belirtilen haller dışında söz konusu olabilecektir.
Somut olayda; hükümlü hakkında iştirak halinde adam öldürme suçundan 765 sayılı TCK"nun 64/1,448/1, 51/1, 55/3 ve 59. maddeleri uyarınca 10 yıl ağır. hapis cezasına hükmedilmiş ve bu hüküm kesinleşmişken, kesin hükümde değişiklik yargılaması sonunda daha lehe olduğu belirlenen 5237 sayılı TCK"nun 81, 29, 31/3 ve 62. maddeleri uygulanmak suretiyle 7 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedilmiştir. Bu durumda, 29 ve 62. maddelerin uygulanması takdir hakkının kullanılmasını gerektirdiğinden, duruşmalı yapılması gereken uyarlama yargılamasının evrak üzerinde yapılmasında,
2- Suç tarihinin 12.08.2001 olduğu olayda 15-18 yaş grubunda bulunan hükümlü hakkında yaş küçüklüğü nedeniyle indirim yapılmak suretiyle bulunan ceza miktarının yasaya uygun olup olmadığı,
17.07.1 984 doğumlu olan hükümlü hakkında yaş küçüklüğü nedeniyle indirim yapılırken; 12.10.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.06.2005
tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun, 15-18 yaş grubundakiler için ceza indirimini düzenleyen 31. maddesinin 3. fıkrasında indirim oranının 1/2 olarak belirlenmiş olması karşısında, suç tarihinin 12.08.2001 olduğu da gözetilerek, 1/2 oranında indirim yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, yasada yer alan " ... bu halde her fiil için verilecek hapis cezası sekiz yıldan fazla olamaz" hükmünün gözardı edilmesi suretiyle, hapis cezasının 8 yıl yerine 9 yıl, dolayısıyla sonuç hapis cezasının da 6 yıl 8 ay yerine 7 yıl 6 ay olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayininde,
3- Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olanlar hakkında 5237 sayılı TCK"nun 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilip verilemeyeceği;
5237 sayılı TCK"nun 53/4. maddesindeki " ... fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz" şeklindeki açık düzenlemeye rağmen, olay tarihinde 17 yaşında olduğu anlaşılan hükümlü hakkında 53. maddenin 1. fıkrası uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmiş olmasında,
İsabet görülmediğinden, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2005 gün ve 112-23 ek sayılı kararının kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
IV) Sonuç ve Karar:
Bu nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımn istemi yerinde görüldüğünden, (1) nolu bozma nedeninin usule ilişkin olması da gözönüne alınmak suretiyle, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2005 gün ve 112-23 ek sayılı hükmünün, 5271 sayılı CMK.nun 309/4-b maddesi uyarınca (BOZULMASINA), diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 14.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi