22. Hukuk Dairesi 2017/17832 E. , 2018/24972 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait hastanede 07.07.2008 tarihinden 03.01.2014 tarihine kadar şoför, terzi ve yemekhane personeli olarak asgari ücret ile çalıştığını, davacının hastaneye ait gıda maddelerini amirlerinden izinsiz olarak aldığından bahisle düzmece bir tutanak tutulmak suretiyle savunması alınarak 03.01.2014 keşide tarihli ihtarname ile iş akdinin sona erdirildiğini, hastane personelinin mesai sırasında tüketmek üzere yemekhaneden öğle yemeğinde artan yiyecekleri almasına amirler tarafından açıkça izin veriliğini, bunun bir işyeri teamülü haline geldiğini, bu sebeple feshin haksız olduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 28.12.2013 tarihinde mutfaktan hastane poşeti içerisinde 1-2 kg civarında mandalina ve poşetli 2 ekmek aldığının tespit edilmesi üzerine yazılı savunmasının yeterli görülmemesi üzerine iş akdinin 4857 Sayılı Yasanın 25/II-e bendi uyarınca haklı nedenle derhal feshedildiğini, davacının çalışma süresi içerisinde 45 saatlik haftalık çalışma süresinin bazı zamanlar aşıldığının kabul edilse bile denkleştirme esaslarının uygulanması halinde davacının fazla çalışma yapmadığını ve davacının fazla çalışmasının karşılığının tam ve eksiksiz olarak ödendiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz.
Somut olayda, mahkemece fazla çalışma alacağı hüküm altına alınırken, fazla çalışma ücreti alacağına ilişkin davanın belirsiz alacak davası niteliği ve davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olduğu belirtilerek ıslaha karşı zamanaşımı def"i dikkate alınmamıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde, tüm alacak kalemleri alacağın tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırılmak üzere talep edilmiş olup; açıkça davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmemiştir. Bunun yanı sıra davacı vekili ıslah dilekçesinde de fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dava açtığını ve rapor doğrultusunda ıslah ettiğini belirtmiş olup; ıslah harcı yatırmıştır. Bu hali ile davanın kısmi dava olduğu sabittir. Her ne kadar davacı vekili 5. celsedeki beyanında fazla çalışma ücreti yönünden davanın belirsiz alacak davası olduğunu iddia etmiş ise de, dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde bu iddiaya itibar etmek mümkün değildir.
Davalı vekili süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmuştur. Dolayısıyla davacının hak kazandığı fazla çalışma alacağının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def"i değerlendirilerek belirlenmesi; ilgili alacağa dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.