8. Hukuk Dairesi 2013/17698 E. , 2014/8725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2012/1613-2013/324
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Borçlu şirket temsilcisi, ipotekli takipte takip dosyasına bildirilen ve de icra mahkemesine takiple ilgili olarak yapılan şikayet dosyasında mevcut tebligat adresleri alacaklı vekilince bilinmesine rağmen, şirketin ayrıldığı adrese icra emri, kıymet takidiri raporu ve satış ilanı tebliğinin Tebligat Kanunu 35. maddesine göre yapılmasını usulsüz olduğunu, durumdan 13.11.2012 de ihale yapılması üzerine haberdar olduklarını bildirerek; dosyada yapılan tebliğ işlemlerinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, tüzel kişinin Ticaret Sicildeki adresine çıkan tebliğatın bila ikmal dönmesi üzerine aynı adrese Tebligat Kanun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işlemlerinin uslüne uygun olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun "Bilinen Adreste Tebligat" başlığını taşıyan 10. maddesinde; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir." hükmüne yer verilmiş, Tebligat Knununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 1.fıkrasına göre de, "Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır." düzenlemesi getirilmiştir.
Postada Tebligat İşlemleri Rehberi"nin 45. maddesinde ise; "Tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Muhatabın en son adresi, tebliğ evrakında kayıtlı bulunan adres olabileceği gibi, tebliğ yapacak dağıtıcının araştırma ve soruşturma ile öğrendiği adres de olabilir." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Tebligat Kanunu"nun 10. ve 35. maddelerinde değişiklik yapan 6099 Sayılı Yasa, ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihi olan 17.01.2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Yukarıdaki hükümler gereğince, tebliğ yapılmak istenen kişinin bilinen en son adresinde tebliğ işleminin yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, her ne kadar borçlu tüzel kişinin Ticaret Sicil Müdürlüğünce bildirilen ve ticaret sicilinde kayıtlı olan, D.Mah. İ. Cad. 2. Sok No: ... Mahmutbey/Bağcılar, adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade olunması üzerine 12.07.2012 tarihinde Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebliğ yapılmış ise de; borçlu şirket temsilcisinin 11.01.2012 havale tarihli takip dosyasına sunduğu dilekçesinde adres olarak ""9.kısım B1-59.BLOK Daire :5 Kayaşehir/Başakşehir –İstanbul"un"" yazılı olduğu, yine bu tarihten sonra takip dosyası ile ilgili şikayetini yaptığı İstanbul 15.İcra Hukuk Mahkemesi"ne de bu adresi bildirdiği, söz konusu dosyada tebligatların bu adrese yapıldığı ve alacaklı vekilincede bu durum bilindiğine göre, borçlunun bilinen son adresi bu adresdir. Nitekim 04.06.2012 tarihinde yapılan ve iade edilen tebligat mazbatasında da adresten ayrıldığının şerh edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında bilinen en son adrese tebliğat yapılmadan ticaret sicilinde bulunan ve Ticaret Sicil Müdürlüğü"nce bildirilen adresine Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olduğundan söz edilemez (Hukuk Genel Kurulu"nun 04.11.2009 tarih ve 2009/12-408 Esas, 2009/486 Karar sayılı kararı).
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulu"nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
O halde mahkemece, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK. nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İ.İ.K. nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 05.05.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.