3. Hukuk Dairesi 2020/6355 E. , 2021/8165 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının dava dışı şirkete inşa ettirdiği “Sıraevler” projesinden bir konut satın aldığını, konutun 28.08.2007 tarihinde teslim edildiğini, konutta mantolama ve dış cephe boyasında hatalı imalatlar nedeniyle çatlamalar ve dökülmeler oluştuğunu, bu hali ile konutun ayıplı olduğunu ileri sürerek, gizli ayıptan kaynaklanan zararı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 2.870,70 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile 2.870,70 TL"nin 2.000,00 TL"sinin dava tarihinden, bakiyesi olan 870,70 TL’nin ıslah tarihi olan 24.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, karar verilmiş, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dava, ayıplı imalattan kaynaklı tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 2.870,70 TL tazminatın 2.000 TL"sinin dava, kalan 870 TL"sinin 10.02.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı tahsiline, karar verilmiş; anılan karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03.02.2016 tarihli 2015/10055 Esas, 2016/2731 Karar sayılı ilamı ile; “...Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Davacının satın aldığı bağımsız bölümün 28.08.2007 tarihinde teslim edildiği ve davacının taşınmazda gizli ayıp bulunduğu yönünde 08.10.2013 tarihinde eldeki bu davayı açtığı dosya kapsamı ile sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda doğru olarak “gizli ayıp” lı olarak belirtilen bağımsız bölümün dış cephesinde mantolama ve dış cephe boyası ile ilgili ayıplar yönünden; Bu ayıpların mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi, varsa ihbar tarihi ve dava tarihi de göz önünde bulundurularak) yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği anlaşılmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198. maddesi (6098 sayılı TBK.’nun 223. maddesi) hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “derhal ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. Site yönetiminin ve diğer tüketicilerin, tüketici adına ayıp ihbarında bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunu tanzim eden bilirkişi heyetinden, tarafların sunabileceği delillerde gözönünde tutularak “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatların, niteliği ve ortaya çıktıkları (mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi dikkate alınarak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı yönünde taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde gerekçeli ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiştir.
Bu aşamada usulü kazanılmış hak müessesinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usulü kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Somut olayda, Mahkemece ek bilirkişi raporu alınarak bir karar verilmiş ise de, hükme esas alınan raporda, tespit edilen gizli ayıpların fiili teslimden ne kadar zaman sonra ortaya çıktığı, buna göre davacının her bir gizli ayıp için süresinde ihbar külfetini yerine getirip getirmediği somut olay nezdinde değerlendirmeden, gizli ayıpların ortaya çıkma süresinin kullanılan malzeme ile olumsuz hava şartlarına bağlı olarak değişkenlik göstereceği, hava şartlarının mevsim normallerinde seyretmesi halinde en az on yıl boyunca imalatta bir bozulma olmayacağı, ancak hatalı yapılan imalata bağlı olarak 5-6 yıl içerisinde onarım ihtiyacının doğacağı, davalının dava dışı yüklenici şirkete karşı delil tespit talebinde bulunduğu Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/3 Değişik İş sayılı dosyasında 30.01.2012 tarihi itibariyle hatalı ve kusurlu imalatlardan haberdar olduğu belirtilmiştir. Buna göre, mahkemece bozma kararının gereği tam olarak yerine getirilmeden, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece yapılacak iş; uyulan bozma kararı doğrultusunda, tespit edilen gizli ayıplı işlerin niteliği, oluştukları ve ortaya çıktıkları dönem ve bu ayıpları normal vasıflardaki bir tüketicinin fark edebileceği zaman dilimi gözetilerek, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığını somut olarak tespit edecek nitelikte, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık bilirkişi raporu alıp, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm oluşturmaktır.
2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.