17. Hukuk Dairesi 2016/6726 E. , 2017/7600 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalıya kasko ... sözleşmesi ile sigortalı aracın meydana gelen trafik kazası sonucu hasar gördüğünü, sürücünün alkollü olmadığını, alkolmetre cihazı olmadığından ve laboratuvar imkansızlığı nedeniyle ölçüm yapılmadığını, veteriner olan sürücünün üzerine bulaşan dezenfektan ve ilacın kokusu alkole benzetildiğinden doktorun koklamakla alkollü olduğuna dair rapor verdiğini beyanla, 42.180,00 TL kasko bedelinin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, araç alkollü olarak kullanıldığından rizikonun teminat dışı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile; 42.180,00 TL tazminat bedelinin dava tarihi 11.08.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko ... sözleşmesinden doğan ... bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafça temyiz edilmiştir. Dairemizin 2010/12398 Esas, 2011/8089 Karar sayılı ilamıyla ‘‘1-Dava, kasko ... sözleşmesinden doğan ... bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve dava dışı ...
Şubesi"nin dain ve mürtehin olarak poliçede gösterildiği, bankanın araç üzerinde rehin hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Sigortalı araç üzerinde dain ve mürtehinin de menfaati bulunduğundan hasar tazminatını talep etmeye hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle sigortalının talep ettiği tazminat dain ve mürtehinin muvafakatı olmadan ödenemez. O halde, öncelikle dain mürtehinin davaya muvafakatı alınarak, yargılamaya devam olunması gerekirken anılan husus gözardı edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Uyuşmazlık; sürücünün alkollü olup olmadığı ve trafik kazasının salt alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği, dolayısıyla hasarın kasko poliçesi teminatı kapsamında kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Kaza sonrasında, araç sürücüsü hakkında düzenlenen adli raporda alkollü olduğu belirtilmiş, yargılama sırasında dinlenen kaza tespit tutanağı tanıkları da sürücüden gelen kokudan, hal ve hareketlerinden alkollü olduğunu düşündüklerini ifade etmişlerdir. Her ne kadar adli raporu düzenleyen doktor tanık olarak alınan beyanında sürücünün ağzını koklamadığını, üzerinden alkol kokusu geldiğini söylemiş ise de olaydan sonra düzenlenen adli raporda tereddütsüz biçimde sürücünün alkollü olduğunun yazılması ve tutanak beyanları karşısında sürücünün kaza sırasında alkollü olduğunun kabulü gerekir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 48.maddesi; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97.maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan "b-2" bendinde "Alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı" kenar başlığı altında; Alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promilin üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5.maddesinde "Teminat dışı kalan zararlar" kenar başlığı altında; taşıtın Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların, kasko poliçe teminatı dışında olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte; Kasko ... Poliçesi Genel Şartlarının A.5.5. maddesinin dayanağını teşkil eden Karayolları Trafik Kanununun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki yönetmelik düzenlemesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt;(mücerret) 0.50 promil üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin, yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibarıyla sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması, tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü TTK.nun 1281 maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekir.(YHGK. 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840 sayılı ilamı, 19.4.2000 gün ve 2000/11-806-801 sayılı ilamı, 15.4.1998 gün ve 1998/11-258-273 sayılı ilamı, 15.4.1998 gün ve 1998/11-258-73 sayılı ilamı, HGK. 07.04.2004 tarih, 2004/11-217 Esas ve 212 Karar sayılı ilamı)
3-Hasarın teminat kapsamında kaldığının kabulü halinde ise ödenecek tutar ... bedeli değil, sigortalının gerçek zararı olup bu tutarın belirlenmesi için somut uyuşmazlıkta araç pert kabul edildiğine göre, poliçede yer alan “0” km araç klozunun değerlendirilmesi ve hasarlı aracın sigortalıda mı ... şirketinde mi kalacağının kesin olarak belirlenmesi suretiyle tespit edilecek gerçek zarara hükmedilmesi gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu yetersiz olup anılan hususlarda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.’’ gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de, dosya kapsamından davacının alkollü olduğunun tam olarak tespit edilememesi, olayın üzerinden uzun süre geçmiş olması nedeniyle bunun yeniden tespitinin mümkün olmaması, sürücünün teknik ve somut olarak alkollü olduğunun ispatlanamadığı, kazanın oluşumuna sırf alkol almanın etken olduğu hususunun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece ilgili bozma ilamının 2) ve 3) nolu bentlerinde belirtilen gerekleri yerine getirilmemiş, nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan münhasırlık bakımından rapor ve hasar bakımından ek bilirkişi raporu aldırılmadan karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulmakla, bozma ilamı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşur. Bu nedenle bozma ilamının gereğinin tamamen yerine getirilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmediği gibi, hasarın teminat kapsamında kaldığının kabulü halinde ise ödenecek tutar ... bedeli değil, sigortalının gerçek zararı olup bu tutarın belirlenmesi için somut uyuşmazlıkta araç pert kabul edildiğine göre, poliçede yer alan “0” km araç klozunun değerlendirilmesi ve hasarlı aracın sigortalıda mı ... şirketinde mi kalacağının kesin olarak belirlenmesi suretiyle tespit edilecek gerçek zarara hükmedilmesi gerektiğinden, bu hususta ek rapor aldırılması gerektiğinin gözetilmemesi de doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 12/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.