17. Hukuk Dairesi 2016/11956 E. , 2017/7594 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı aracın yolda oluşan ani kısmi çökme nedeniyle sağ yana yatması sonucu sigortalısına 15/07/2011 tarihinde KDV dahil 14.755,00 TL hasar tazminatı ödendiğini, davalının yolun gerekli yapım, bakım ve onarım işlemlerini yapmaması sebebiyle %25 oranında kusurlu olduğunu, idari yargıda açılan davada verilen görevsizlik kararının onandığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kusur oranına göre 3.688,75 TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, idari yargının görevli olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, kaza tespit tutanağının sadece sürücü beyanına istinaden subjektif bir değerlendirme ile tutulduğunu, kazadan iki gün önce yol durumu ve yolda yapılan bakım ve onarımı gösterir kayıtlara göre yolda var olduğu tespit edilen sorunların giderildiğini, idarenin herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile, 3.688,75 TL"nin 15.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, zamanaşımının dolmamış olmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, TTK’nın 1301. maddesi uyarınca açılmış kasko sigortasına dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza tespit tutanağında davacıya sigortalı araç sürücüsü sağa virajlı yol kesiminden çıktıktan sonra yolun düz olan kısmına hızını ayarlamadan girmekten 1. derecede kusurlu, yolun sağ şeridinde ani meydana gelen 60 cm’lik çökmeden dolayı yolun bakım ve onarımından sorumlu Karayolları 2. derecede kusurlu bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan makine mühendisinden alınan bilirkişi raporuna göre ise davacıya sigortalı araç sürücüsü aracın hızını, görüş, yol, hava ve trafik durumuna göre ayarlamamaktan %20 oranında kusurlu, davalı idare satıh çökmesi, onarılmaması veya onarım yerine gelmeden gece sağdan daralan yol işaret levhası koymamaktan %80 oranında kusurlu bulunmuştur. Her ne kadar davacı ... şirketi sigortalısına 14.775 TL hasar tazminatı ödemiş, fazlaya dair haklarını saklı tutarak davayı davalının %25 kusur oranına göre açarak rücuen 3.688,75 TL talep etmiş ve davayı ıslah etmemiş ise de, mahkeme gerekçesinde ‘‘...Buna göre kazanın oluşumundan davalı idarenin %80 oranında sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Kaza nedeniyle sigortalı araçta oluşan hasar miktarı 14.536,00 TL olup, davacı dava dilekçesinde bu bedelin 3.688,75 TL"sini talep etmiş olmakla taleple bağlı kalma kuralı uyarınca 3.688,75 TL"nin davalıdan alınarak 15.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıya vermek gerekmiş...’’ şeklinde davalı tarafın kusur oranına dair saptama yapıldığından, kaza tespit tutanağı ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasındaki kusur durumlarına ilişkin açık çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, alanında uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporu içeriği ve tüm dosya kapsamına göre tarafların olaydaki kusur durumları hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenip kusur yönünden meydana gelen çelişkiler giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin tazminat miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin tazminat miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 12/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.