Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/615
Karar No: 2020/105
Karar Tarihi: 07.01.2020

Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2019/615 Esas 2020/105 Karar Sayılı İlamı

20. Ceza Dairesi         2019/615 E.  ,  2020/105 K.

    "İçtihat Metni"


    Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, 13/12/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan sanık ... hakkında İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli ve 2013/361 esas, 2013/1073 sayılı kararı ile verilen mahkumiyet kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 22/02/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Sanık hakkında 19/02/2008 tarihli eylem nedeni ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 17/06/2008 tarihli, 2008/99245 iddianame sayılı iddianamesi ile TCK"nın 191/1, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
    2- Yapılan yargılama sonucunda; İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/10/2008 tarihli, 2008/752 esas ve 2008/1473 sayılı kararı ile sanık hakkında TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararların 23/12/2008 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği ve infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    3- İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının sanığa 06/07/2009 tarihinde tebliğ edildiğinin bildirildiği ve 10 günlük süre içerisinde müdürlüğe başvurmamaları nedeniyle evrakın kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    4- İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/01/2010 tarihli, 2008/752 esas ve 2008/1473 sayılı kararı ile "TCK"nın 191/1, 62. maddeleri gereğince sanığa verilen 10 ay hapis cezasının CMK"nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği" karar verildiği, kararların 25/01/2010 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
    5- Sanığın denetim süresi içinde 01/02/2013 tarihinde kesinleşen 26/10/2010 tarihinde işlediği 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçu nedeniyle hükmün açıklanması yönünde ihbarda bulunulması üzerine, İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli ve 2013/361 esas, 2013/1073 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/1 ve 62 ve 50/1-a maddeleri gereğince 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kanun yoluna başvurulmadan 10/10/2013 tarihinde kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
    Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, " Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda sanık hakkında İzmir 4. Sulh (kapatılan) Ceza Mahkemesinin 15/10/2008 tarihli ve 2008/752 esas, 2008/1473 sayılı kararı ile denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı, bu kararın yerine getirilmesi için sanığa İzmir Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünün 17/06/2009 tarihli ve 2009/2341 DS sayılı yazısı ile 10 gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması konusunda tebliğ çıkarıldığı, her ne kadar tebliğ parçasının temin edilemediği bildirilmiş ise de, anılan Müdürlüğünün 23/07/2009 tarihli ve 2009/2341 DS sayılı yazısı ile çıkarılan tebligatın 06/07/2009 tarihinde birlikte oturduğu annesi ..."a tebliğ edildiğinin belirtilmesi karşısında, ilk bildirimin bu tarihte yapıldığının anlaşılması gerektiği, bu tebliğden sonra ısrar etmiş sayılacağına yönelik uyarılı tebligatın yapılmadığı, bu hâlde sanığın denetim yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin, İzmir 4. Sulh (kapatılan) Ceza Mahkemesinin 15/01/2010 tarihli ve 2008/752 esas, 2008/1473 sayılı ek kararı ile sanığın mahkûmiyetine, 5271 sayılı Kanun"un 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verilmesinde ve anılan kararı müteakip sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanarak sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli ve 2013/361 esas, 2013/1073 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
    C) Konunun Değerlendirilmesi:
    Tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infaz işlemleri, infazın yapıldığı tarihteki kurallara göre yapılacağından, tedbirin infazı sırasında yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesinde “Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Görüldüğü üzere, yasa maddesinde davaya devam olunabilmesi için aranan şart “Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmama” şartı olup, hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten farklı olarak “yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme” şartı aranmamaktadır. Bir yargılama şartı olarak “ısrar” koşulu 6545 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Bu nedenle, infaza ilişkin usulî değişiklikler geriye yürümeyeceğinden 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden önceki dönemde uygulanan ve uygulaması bu tarihten önce sona ermiş olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin olarak “ısrar şartı” aranmayacaktır.
    Sanık hakkındaki denetimli serbestlik tedbirinin infaz edildiği tarihte yürürlükte olan 05/03/2013 tarihli Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununun 27. maddesine dayanılarak hazırlanmış olup, bu Yönetmeliğin 40. maddesi uyarınca, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak hükmedilen denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanabilmesi için, öncelikle hükümlüye “uyarılı ilk başvuru davetiyesi” gönderilerek, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurması gerektiği belirtilir. 6545 sayılı Kanun öncesi dönemde TCK’nın 191. maddesinde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin olarak “ısrar” koşulu yer almadığı için, aynı yönetmelik maddesinin 4. fıkrası uyarınca da hükümlü on gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmez ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına hiç başlamazsa, denetimli serbestlik tedbiri dosyasının kaydı kapatılarak durum mahkemesine bildirilir.
    Görüldüğü üzere, TCK’nın 191. maddesi uyarınca yapılan yargılamalarda bir usûl hükmü olarak yargılama şartı olan “Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme” koşulunun aranmadığı 6545 sayılı Kanun öncesi dönemde, uyarılı ilk başvuru davetiyesine icabet etmeyen, yani tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazına hiç başlamayan hükümlülere yeniden davetiye gönderilmesi ve uyarı yapılması gerektiğine ilişkin olarak Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununda ve 05/03/2013 tarihli Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. TCK’nın 191. maddesi uyarınca hakkında tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen ancak bu tedbiri ihlal eden hükümlülerin uyarılmasına ilişkin düzenleme, kendisine gönderilen “uyarılı ilk başvuru davetiyesi”ne icabet edip Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat eden ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlayan, ancak daha sonra yükümlülüklerini ihlal eden hükümlüler için geçerlidir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 5560 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilen sanığa, Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ederek denetimli serbestlik tedbiri uygulamasına başlaması için uyarılı ilk başvuru davetiyesi gönderildiği, bu davetiyenin hükümlüye usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen hükümlünün çağrıya uymadığı ve bu şekilde yükümlülüklerini ihlal edip denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı, bu nedenle tedbirin infaz edildiği tarih itibariyle uygulanması gereken 5560 sayılı Kanunla değişik TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca yargılamaya devam edilme koşulları oluştuğu,
    Tedbiri ihlal eden sanık hakkında 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasında yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur.” şeklindeki hüküm gereğince, yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir hüküm verilmesinin yasaya uygun olduğu, anlaşıldığından, “ısrar koşulu gerçekleşmediğinden denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işleyen sanık hakkında hükmün açıklamasının isabet görülmediği” gerekçesine dayanan kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
    Kanun yararına bozma yasa yolunda hüküm tarihindeki hukuka aykırılıklar inceleme konusu yapıldığından, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen TCK"nın 191. maddesi uyarınca uyarlama yapılması mümkün görülmüştür.
    D) Karar :
    Açıklanan nedenlerle;
    Kanun yararına bozma yasa yolunda hüküm tarihindeki hukuka aykırılıkların inceleme konusu yapıldığı, söz konusu kararların 6545 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce verildiği ve anılan dosyanın uyarlama yargılamasına konu edilmesi mümkün görüldüğünden, sanığın mahkûmiyetine dair, İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/09/2013 tarihli ve 2013/361 esas, 2013/1073 karar sayılı ilamına yönelik kanun yararına bozma taleplerinin REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 07/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi