
Esas No: 2017/4118
Karar No: 2017/6869
Karar Tarihi: 17.10.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/4118 Esas 2017/6869 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 2926 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun"un 4,b/4. maddesi kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti ile 6111 sayılı Kanunun yapılandırmaya ilişkin hükümlerinden yararlandırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece verilen 26.12.2014 tarihli karar, Dairemizin 05.05.2015 günlü ve 2015/8248 Esas, 2015/8773 Karar Sayılı ilamıyla, özetle“....ürün tesliminin özel kuruluşa yapılması karşısında; hak ve mükellefiyetin başlangıcı bu tevkifatın Bağ-Kur’un hesabına intikal etmesi koşuluyla tevkifat tarihini takip eden aybaşı olarak kabul edilmesi gerektiğinden, söz konusu tevkifatların Kurum hesabına intikal edip etmediğinin araştırılması; intikal etmiş ise davacının tevkifatı takip eden aybaşından itibaren sigortalılığın başlatılması, sonrasında tevkifat bulunmayan 01.01.2000- 31.5.2011 dönemi hakkında ise, davacının 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı ve bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gereğine” işaret edilerek inceleme yapılmak üzere, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli
kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmakta olup, bozma sonrası gelen belgeler dikkate alındığında, davacı hakkında yapılan tevkifatın Kuruma intikalinin olmadığının belirlenmesi nedeniyle sigortalılığa esas alınamayacağı ve davacı hakkında 5510 sayılı Yasanın 7’nci maddesi kapsamında, “...tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten;” itibaren sigortalılıklarının sağlanacağı hususu belirtilmiş olmakla, bu madde kapsamında bir değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gereği dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.