12. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/21765 Karar No: 2017/13784 Karar Tarihi: 08.11.2017
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/21765 Esas 2017/13784 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2016/21765 E. , 2017/13784 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda sair itirazlarla birlikte yetkili icra dairesinin ... İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek Denizli İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettiği, mahkemece yetki itirazının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK"nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK"nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, HMK"nda yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Öte yandan, anılan maddedeki tacirden anlaşılması gereken, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Nitekim, 6102 sayılı TTK"nun 12. maddesine göre; tacir, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye denir. Aynı Kanun"un 16. maddesinde; ticaret şirketlerinin tacir olduğu ifade edilmiştir. TTK"nun 124/1. maddesinde ise; ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler şeklinde sayılmıştır. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının bonoya dayalı olarak 10.07.2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başladığı ve takip dayanağı bonoda İstanbul Mahkemelerinin (icra dairelerinin) yetkili kılındığı görülmektedir. Dolayısıyla, senette İstanbul Mahkemelerinin (icra dairelerinin) yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, muteriz borçlu şirketler ile alacaklı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. anılan yetki sözleşmesinin taraflarını teşkil etmektedir. Belirtilen durum karşısında, muteriz borçlular tacir olduğu gibi yetki sözleşmesinin diğer tarafı konumunda bulunan alacaklının da tacir olduğu tartışmasızdır. Öyleyse, HMK"nun 17. maddesi gereğince bu yetki sözleşmesinin geçerli olduğu açıktır. O halde, mahkemece, borçluların yetki itirazının kabulü ile icra dosyasının davacı muteriz borçlular yönünden tefrik edilerek yetkili İstanbul İcra Müdürlüğü"ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçluların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.