18. Ceza Dairesi 2015/34875 E. , 2017/9575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;
A- Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
TCK"nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda ve TCK"nın 53/1- (c) maddesinin de Kanunda öngörülen biçimde infaz evresinde resen uygulanabileceği,
Anlaşıldığından, sanık ..."ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA
B- Sanık hakkında hakaret eylemi nedeniyle kurulan hükmün temyizine gelince, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir,
Ancak;
1- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/4-663 E. ve 2014/498 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; sanığın önce katılan polis memurlarına, ardından mağdur ..."a hakaret içeren sözler sarf etmesi eyleminin hukuken bir bütün halinde tek bir hakaret fiilini oluşturduğu, buna bağlı olarak da tek fiille birden çok görevliye karşı hakaret suçunu işleyen sanık hakkında TCK’nın 125/3-a maddesi uyarınca tek ceza verilip, bu cezanın aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca arttırılması gerektiği gözetilmeden, mağdur sayısınca uygulama yapılması,
2- Kabule göre de;
a- Sanığın hakaret eylemi nedeniyle, zincirleme suç hükümleri uygulanarak bir kez cezalandırılması talep edilmesine karşın, sanığa ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede gösterilmeyen TCK"nın 125/3-a maddesinin uygulanması suretiyle CMK"nın 226/2. maddesine aykırı davranılması,
b- TCK"nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış ve yine aynı Kanunun 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."ın temyiz nedenleri yerinde güldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25/09/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.