12. Ceza Dairesi 2014/10254 E. , 2016/876 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Her iki sanık hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237sayılı TCK"nın 43, 62/1, 52/2-4, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hüküm, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “30/09/2011” şeklinde gösterilmesi, mahallinde tamamlanabilir eksiklik olarak kabul edilmiş olup;
Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu Başkanlığı"nın 31/03/1984 tarih ve 234 sayılı kararı ile tescil edilen ... Adaları Sit Bütünü içerisinde;... Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 25/06/1992 tarih ve 4832 sayılı kararı ile onaylanan koruma amaçlı nazım imar planında kentsel sit alanında kalan suça konu tescilsiz taşınmazın, tam hisse ile sanık ..."e ait bulunduğu, adı geçen sanığın, “bahçeli nizam kargir evin güçlendirilmesi, çatı arasının yükseltilerek büyütülmesi” işi için, sanık ..."ın yetkilisi olduğu ... Sanayi Ltd. Şti. ile 22/01/2010 tarihli sözleşmeyi akdettiği, akabinde, “dış cephe mantolama, boya, çatı tamiri” işlerinin yapılması için ... İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce 03/02/2010 tarihli yapı iskele belgesinin düzenlendiği, belediye görevlileri tarafından mahallinde yapılan kontrolde, bahse konu belgeye aykırı müdahalelerde bulunulduğunun görülmesi üzerine, 23/11/2010 tarihli rapor ve anılan rapora dayanılarak da 10/01/2011 tarihli yapı tatil tutanağı tanzim edilip, güçlendirme projesi yapılana kadar mühürlenmek suretiyle çalışmanın durdurulduğu, mühürleme işlemine rağmen bölgedeki inşai faaliyetin sürdürülmesinden dolayı 24/02/2011 tarihli ve daha sonra tazelenen mühürlerin her defasında bozulması nedeniyle de 08/03/2011 ve 09/04/2011 tarihli mühür fekki zabıtlarının düzenlendiği, altında belediye görevlilerinin imzalarının bulunduğu 05/09/2011 tarihli tutanakta, mülk sahibince Adalar Belediyesi"ne halen güçlendirme projesi sunulmadığının; “mal sahibi” sıfatıyla sanık ... ve “yüklenici firma” yetkilisi olan sanık ... arasında imzalanan “ibraname” de ise, yüklenilen inşaat işinin, mal sahibi tarafından yapılması istenen sözleşme dışı ek imalatlar nedeniyle 30/09/2011 tarihinde bitirilebildiğinin belirtildiği;
Olay yerindeki keşiften sonra düzenlenen bilirkişi rapor ve ek raporunda; dosya içerisinde suça konu taşınmaza ilişkin hukuken geçerli onaylı bir proje bulunmadığının, taşınmazdaki inşai faaliyetlere 03/02/2010 tarihli yapı iskele izin belgesi ile başlandığının, yapılan imalatlar nedeniyle binanın kontur ve gabarisinin değiştirildiğinin, bodrum kat olarak kullanılan mahallin etrafının, temel ve toprak dolgusu ile hafredilerek açığa çıkartıldığının, böylece, bodrum katın zemin kat haline getirilmiş olduğunun, çatı arası piyesi niteliği taşıyan bölümün de tam kat olarak yapıldığının, sözü edilen imalatların, 03/02/2010 tarihli yapı iskele izin belgesine dayanılarak gerçekleştirilemeyeceğinin belirtildiği;
Dosya kapsamında mevcut olup, inşai faaliyetin öncesini, devamını ve sonrasını yansıtan fotoğrafların incelenmesinde, sanıklar tarafından yapılan çalışmanın “sit alanına inşai ve fiziki müdahalede bulunma” boyutlarını aşıp, “sit alanının zarar görmesine kasten sebebiyet verme” ölçüsüne ulaştığının açıkça görüldüğü, zira, bahse konu faaliyetin, taşınmaz üzerindeki binaya müdahale ile sınırlı olmadığı; bitki örtüsüne de zarar verecek şekilde binanın çevresinde yoğun bir temel kazısı ve hafriyat çalışması yapılarak, taşınmazın genelinin 09/11/2012 tarihli keşifte gözlemlenen hale getirilmiş olduğu, dolayısıyla, gerek soruşturma aşamasında düzenlenen tutanak ve zabıtlar gerekse olay yerindeki keşif akabinde tanzim edilen bilirkişi raporları ve taşınmazda yapılan inşai faaliyetin tüm aşamalarını gösteren fotoğraflar birlikte değerlendirildiğinde; kentsel sit alanı içerisinde bulunan tescilsiz taşınmazda esaslı müdahale gerçekleştirmeyi tasarladıkları halde, belediyece düzenlenen “basit onarım izni” ne dayanarak harekete geçen ve yine aynı kurum görevlileri tarafından icra edilen mühürleme işlemlerine rağmen bölgedeki çalışmayı sonlandırmayıp, faaliyeti projelendirme ve kurul onayı alma çabası içine de girmeden taşınmazı son haline getiren sanıklar hakkında asgari hadden uzaklaşılmak ve zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle hüküm tesisinde isabetsizlik görülmemiş; “sit alanının zarar görmesine kasten sebebiyet verme” yerine “izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunma” şeklindeki suç nitelendirmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
1- Sanık ..."ın mahkumiyetine ilişkin hükmün incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesi"nin, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24/11/2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarihli, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararının nazara alınmadığına, suç tarihinin hatalı değerlendirildiğine, asgari hadden uzaklaşılarak ceza tayin edildiğine, bilirkişi raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
2- Sanık ..."ün mahkumiyetine ilişkin hükmün incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, iddianamedeki sevk maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiğine, sanığın diğer sanık ile birlikte hareket etmediğine, asgari hadden uzaklaşılarak ceza belirlendiğine, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- Son duruşmada sanık müdafince lehe olan kanun hükümlerinin uygulanması istenildiği halde, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş ve suç tarihi itibariyle 65 yaşını bitirmiş olan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına dair olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi kanuna aykırı,
b- 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarihli, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.