19. Hukuk Dairesi 2017/3612 E. , 2019/3943 K.
"İçtihat Metni"Davacı Varol Beton ve Yapı End. … Ltd. Şti. vek. Av. ... ile davalı ... Ltd. Şti. vek. Av. ... arasında görülen dava hakkında İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 14.10.2015 gün, ... E.-2015/596 K. sayılı hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 02.11.2016 gün ... E.-2016/14240 K. sayılı ilamına karşı davalı vekilince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davalı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 27,10-TL harç ve takdiren 384,00-TL para cezasının karar düzeltme isteyen davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 20/06/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yerel mahkemece ıslah edilmiş davanın kabulüne yönelik karara dayanak yapılan 04.04.2005 tarihli protokol Maytaş ortakları ... ve ... ile May Yapı ortağı Lale Doetsch arasında imzalanmış olup; pek çok konunun düzenlendiği bu protokolün 3-c maddesinde Maytaş tarafından Varol Beton"a yapılacak borç ödemesinin malla yapılması öngörülmekte ise de bu protokolün hiçbir maddesinde May Yapı"yı Varol Beton"a borçlandıran bir hüküm bulunmadığı gibi bu protokol imzacı şahıslarca çeşitli şirketlerin ortakları olarak aralarındaki ilişkileri düzenlemek üzere şahsen imzalanmıştır. Bu prokolün May Yapı tüzel kişiliğini bağlayıcı bir hukuki kıymeti yoktur.
Yerel mahkemece hüküm kurulurken bu protokole ek olarak iki belgeye değer verilerek sonuca gidilmiştir.
Bunlardan birincisi davacı Varol Beton tarafından çekilen bir ihtara davalı ... temsilcisi ... imzasıyla ... Noterliği"nin 12.01.2007 tarihli cevabi ihtarnamesidir. Bu cevabi ihtarnamenin 1. maddesinde "Şirketimiz ile keşideci şirket arasında tanzim ve imzalanmış bulunan ve 04.04.2005 tarihli protokol uyarınca bakiye malzeme borcumuz 1.258.244 tondur." sözleri yer almakta ise de yukarıda açıklandığı gibi atıf yapılan 04.04.2005 tarihli protokol davalı ... tarafından imzalanmadığı gibi protokol içeriğinde May Yapı"nın herhangi bir malzeme borcu da bulunmamaktadır. Protokolun 3-c maddesinde sözü edilen davacı Varol Beton"un alacağı dava dışı Maytaş"dan olan bir alacaktır. Dolayısıyla cevabi ihtarnamede atıf yapılan protokole göre cevabi ihtarı gönderen davalı ..."nın herhangi bir borcu bulunmamaktadır.
Yerel mahkemece dayanılan ikinci belge ise davalı ... adına ... tarafından imzalandığı grafalojik rapor ile sabit olan 04.11.2005 tarihli taahhütname başlıklı bir belgedir. Bu belgenin Maytaş lehine hükümler içerdiği ve belgenin 4. maddesinde "04.04.2005 tarihli protokolün 3a ve 3b bendi uyarınca Varol Beton Ltd. Şti."ne teslim edilecek ve bedeli tahsil edilmiş olan 2.417.491 ton mıcır teslim borcunun 1.700.000 tonluk kısmı şirketimiz May Yapı Ltd. Şti. tarafından her gün asgari 4.500 ton olmak üzere ve en geç 12 ay içerisinde ihtara gerek kalmaksızın temin ve teslim edilecektir." sözleri yer almaktadır.
Ancak dosya içerisindeki belgelerden; 04.04.2005 tarihli ve davalı ... tüzel kişiliğini hiçbir şekilde bağlanmayan protokoldeki dava dışı Maytaş"ın davacı Varol Beton"a muhtemel borcunu davalı ... ile irtibatlandırmaya çalışan bu iki belgenin de May Yapı yetkilisi ... tarafından oluşturulduğu görülmektedir.
Üstelik dosya içerisinde ..."ın birinci belgenin (cevabi ihtarname) düzenlendiği 12.01.2007 tarihinde hem May Yapı"nın hem de Varol Beton temsilcisi olduğu yine ikinci belgenin (taahhütname) düzenlendiği 04.11.2005 tarihinde hem May Yapı"nın hem de Maytaş"ın temsilcisi olduğu yolunda kayıtlar bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca her iki belgenin düzenlenmesinde de çifte temsil olgusu bulunmaktadır.
Kural olarak temsilci kendi kendisiyle sözleşme yapamaz ve yine kural olarak temsilci üçüncü bir kişiye karşı hukuki muamelede bulunur. Ancak bir kişinin birden çok gerçek veya tüzel kişinin temsilcisi olmasında ve onları temsil etmesinde de yasal bir engel bulunmamaktadır. Bir sözleşmenin iki tarafını da aynı temsilcisinin temsil ettiği hallere çifte temsil hali denmektedir. Çifte temsilin geçerli olması için temsil olunan tarafından temsilciye bu konuda açık bir yetki verilmesi veya temsil olunanın çifte temsil nedeniyle zarara uğrama tehlikesinin bulunmaması gerekir. Aksi takdirde çifte temsil geçerli değildir. (19. H.D. 04.11.2004 T. 2004/1690 E. 2004/10998 K.)
Somut olayda, davacı ile davalı arasında davalı tarafından davacıya mıcır satışı konusunda bir sözleşme ve davacı tarafından davalıya ödenmiş bir satış bedeli olmadığı halde; davalı temsilcisi ... tarafından davalının tüzel kişi olarak tarafı olmadığı 04.04.2005 tarihli protokoldeki bir borçtan dolayı davalıyı sorumlu kılacak şekilde düzenlenen 12.01.2007 tarihli cevabi ihtarname ve 04.11.2005 tarihli taahhütname; bu belgeleri davalı temsilcisi olarak imzalayan ... bu iki belgeden yararlanacak Maytaş şirketinin de temsilcisi olduğundan geçerli değildir.
Zira davalı temsilcisi ..."a davalı şirketin diğer ortaklarınca çifte temsil konusunda açık bir yetki verilmediği gibi, ..."ın bu iki belge ile temsilcisi olduğu davalı şirketi yine temsilcisi olduğu diğer şirketler lehine borç alına soktuğu ve zarara uğratma tehlikesi doğurduğu anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan ..."ın çifte temsil suretiyle düzenlediği 12.01.2007 tarihli cevabi ihtarnamenin ve 04.11.2005 tarihli taahhütnamenin geçerli olmadığı açıktır.
Nitekim dava dışı Maytaş tarafından davalı ... aleyhine 04.11.2005 tarihli taahhütnamenin 6. maddesine dayanılarak açılan alacak davasının aynı gerekçeyle Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin... esas ve 2011/190 karar sayılı ve 30.12.2011 tarihli kararıyla reddedildiği ve bu kararın 29.05.2012 tarihinde kesinleştiği dosya içindeki belgelerden anlaşılmaktadır.
Ayrıca yine dosya içerisindeki ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin ... esas ve 2010/618 karar sayılı ve 10.11.2010 tarihli kararıyla davalı şirket müdürü ...’ın diğer ortakların dava etmesi üzerine davalı şirket müdürlüğünden şahsi menfaatini şirket menfaatinin önünde tuttuğu gerekçesiyle azledildiği görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının öncelikle çifte temsil olgusu ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarıyla kesin olarak saptanıp doğruluğu halinde bu olgu üzerinde durulup tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin sağlanması için bozulması gerekmektedir.
Bu itibarla davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin mevcut bozma kararının kaldırılması ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıkladığımız sebeplerle davalı yararına bozulması ve bozma sebebine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan saygıdeğer çoğunluğun davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararına muhalifiz. 20.06.2019