
Esas No: 2017/918
Karar No: 2020/472
Karar Tarihi: 24.06.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/918 Esas 2020/472 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “ipoteğin kaldırılması ve menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 05.06.2012 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin Akhisar Erdelli Köyü 465 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payın maliki iken payını davalı bankadan kredi imkânı sağlanması amacıyla dava dışı ...’e devrettiğini, ...’in bu taşınmaz mukabilinde davalı bankadan kredi kullandığını, kredi sözleşmesinde ..."in kefil olarak imza attığını, ..."in, kullandığı kredinin bir kısmını ödediğini ancak davalılardan ... ve çocuklarının baskısıyla 465 parsel sayılı taşınmazı ve diğer taşınmazlarını davalı ... üzerine intikalini gerçekleştirdiğini, ..."in borcundan dolayı Akhisar 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/1456 sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde bulunulduğunu, önceki malik olan müvekkilinin dava konusu taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılması amacıyla kredi kefili olan ... aracılığıyla davalı banka borcunu ödediğini, bunun üzerine ...’den dava konusu taşınmazın müvekkiline intikalinin sağlandığını, ancak davalı bankanın ipotek borcu ödenmesine rağmen 465 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını, alacağını diğer davalı ...’ye temlik ettiğini ileri sürerek, dava konusu 465 parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesi yönünden davalı Denizbank A.Ş. lehine tesis edilen ipoteğin fekki ve Akhisar 3. İcra Müdürlüğünün 2010/1456 sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, müvekkili yönünden icra takibinin iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı banka vekili 11.07.2012 tarihli dilekçesinde; davaya konu icra dosyasındaki alacağın müvekkili banka tarafından ..."ye temlik edildiğini, bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, ayrıca ..."in müvekkili bankadan iki ayrı kredi kullandığını, ..."in gerek asaleten ve gerekse kefaleten borçlarının bulunduğunu, bu nedenle ... hakkında Akhisar 3. İcra Müdürlüğünün 2010/1456 ve 1464 sayılı dosyaları ile icra takibi yapıldığını, davalı ... ile yapılan temlik sözleşmesi ile Akhisar 3. İcra Müdürlüğünün 2010/1456 sayılı dosyası ile Erdelli köyü 348, 349 ve 465 parsel sayılı taşınmazların üzerindeki ipotek hak ve alacağının temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... vekili 13.07.2012 tarihli dilekçesinde, müvekkilinin Akhisar 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/1456 sayılı icra dosyasındaki alacağı, davalı Denizbank A.Ş.’ye 110.000TL ödeyerek dosyadaki tüm teminatları ile birlikte alacağı temlik aldığını ve bankanın yerine geçerek tüm haklarına halef olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu 465 parsel sayılı taşınmaza ...’in gerek asaleten gerekse kefaleten kredi borçları bulunmasından dolayı teminat olarak ipotek konulduğunu, taşınmazın 1/3 hissesi ... adına kayıtlı iken bu kişinin 10.01.2007 tarihinde Denizbank lehine gerek asaleten gerekse kefaleten açılmış ya da açılacak kredilerden veya başka nedenle doğmuş veya doğacak borçlarına teminat olmak üzere 130.000TL bedelli ipotek tesis ettiğini, bu kişinin başka krediler nedeniyle borcunun olduğunun kredi sözleşmelerinden anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
7. Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
8. Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.2014 tarihli ve 2012/380 E., 2014/81 K. sayılı kararı ile; alınan bilirkişi raporu uyarınca dava tarihi itibariyle Akhisar 3. İcra Müdürlüğünün 2010/1456 sayılı dosyasındaki borç miktarının asaleten 49.724,05TL, kefaleten 345.305,87TL olduğu, borç tamamen ödenmediği için ipoteğin kaldırılması şartlarının oluşmadığı, borç ödenmediği için ipotekli taşınmazın alacağa mahsuben ihale ile davalı ..."a satıldığı ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırıldığı, davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 19. Hukuk Dairesince 23.12.2014 tarihli ve 2014/13699 E., 2014/18598 K. sayılı kararı ile;
"Davanın, ipoteğin fekki talebini içeren menfi tespit davası olduğu, yargılama aşamasında ipoteğin paraya çevrilmesi nedeniyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı, menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesi uyarınca kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden, mahkemece işin esasına girilerek, tarafların mahkemeye sundukları delillerin değerlendirilmesi suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2015 tarihli ve 2015/114 E., 2015/280 K. sayılı kararı ile; ..."in dava tarihi itibari ile Akhisar 3. İcra Müdürlüğünün 2010/1456 sayılı dosyasındaki borç miktarının asaleten 49.724,05TL, kefaleten 345.305,87TL olduğu, bu hâlde dava konusu taşınmazı 28.01.2010 tarihinde taşınmaz üzerindeki ipotek ile birlikte satın alan davacının da ipotek limiti olan 130.000TL"ye kadar bu borçtan sorumlu olduğu, bu nedenle ipotek yargılama aşamasında kaldırılmasaydı ve davanın esası hakkında karar verilseydi, davacının ipoteğin kaldırılması ve menfi tespit isteminin reddine karar verileceği, bozma kararında belirtildiği üzere borçlunun açtığı menfi tespit davası sırasında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği ancak ödenen bir paranın istirdadına karar verilebilmesi için maddi hukuk bakımından borçlu olunmayan bir paranın icra tehdidi altında ödenmiş olması gerektiği, somut olayda davacıya ait taşınmaz hissesinin alacağa mahsuben 77.900,00TL"ye satıldığı, taşınmazı üzerindeki ipotek ile birlikte satın almış olan davacının da ipotek limiti olan 130.000,00TL"ye kadar bu borçtan sorumlu olduğu, bu hâliyle taşınmaz satışından elde edilen paranın borçlu olunmayan bir paranın ödemesi olmadığı, her ne kadar davacı vekili ipotek bedelinin kefil Mediha ve borçlu Hasan Hüseyin tarafından ödendiğini ileri sürmüşse de, bu hususu ispata yarar delil sunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Dava konusu 465 parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesine ilişkin olarak dava dışı 3. kişinin borcundan dolayı davalı banka lehine tesis edilen ipotek nedeniyle taşınmazı sonradan ipotekli olarak satın alan davacı tarafından açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
14. Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
15. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
16. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.
17. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
18. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
19. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir.
20. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.
21. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur.
22. İİK"nın 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007, s. 803).
23. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
24. 2004 sayılı İİK’nın (İİK) 149. maddesi;
“İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir.
Bu icra emrinde borcun otuz gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir.”
düzenlemesini içermektedir.
25. Diğer yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 887. Maddesi;
“İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır.”
hükmünü içermektedir.
26. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın 1/3 payı dava dışı ... adına kayıtlı iken bu kişinin kredi borcuna karşılık taşınmazın 1/3 payına 10.01.2007 tarihinde 130.000TL bedelli Denizbank A.Ş. adına ipotek tesis edilmiş ve adı geçen kişi tarafından bu pay 23.03.2009 tarihinde davalı ...’ye satılmış, sonrasında 28.01.2010 tarihinde ipotek yükümlü olarak davacıya devredilmiştir.
27. Eldeki davada davacı, taşınmaz payında yer alan ipotek nedeniyle borçlu olmadığını talep etmekte olup, taşınmaz payı 03.05.2013 tarihinde dava dışı ...’in kredi borcu nedeniyle 77.900TL bedelle icra müdürlüğü marifetiyle temlik alan diğer davalı ...’ye satılmış ve taşınmazın üzerindeki ipotek kaldırılarak davalı ... adına tescil edilmiştir.
28. Davacının açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı alınmaması nedeniyle devam eden icra takibi neticesinde taşınmazın 1/3 payı ipotek nedeniyle satılmıştır. Bu durumda ipotek bedelinin ödendiğini iddia eden davacının açmış olduğu menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiği tartışmasızdır.
29. Öte yandan, dava konusu icra takibi 08.12.2010 tarihinde başlatılmıştır. Davacı ise ipotekli taşınmazın 1/3 payına 28.01.2010 tarihinde malik olmuştur. Bu durumda davacıya 4721 sayılı TMK’nın 887. maddesi kapsamında herhangi bir ihtar yapıldığına ilişkin dosyada bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır. Söz konusu durum kamu düzenine ilişkindir.
30. Ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılacak icra takibinde borçlu yanında borçlu lehine taşınmazını rehin eden üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesi gerekir ve bu konuda 2004 sayılı İİK’nın 149. maddesi uyarınca icra emrinin üçüncü kişiye de (ipotek maliki) gönderilmek zorundadır.
31. Bu durumda, Özel Dairenin bozma kararında gösterdiği gerekçe yanında yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ile bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
32. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. gereğince BOZULMASINA,
istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.06.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.