MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 28.09.2005 tarihinde açtığı dava ile .... ilçesi, ... Mahallesi... mevkii 299 ada 6 parsel sayılı 319,53 m² yüzölçümlü taşınmazın, vekil edeni tarafından tapu kaydına güvenerek satın alındığını, ancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.05.2003 gün ve 2000/237 E. - 2003/203 K. sayılı kararı ile; taşınmazın 209,72 m²"sinin tapu kaydının iptali ile kıyı olarak sınırlandırılarak tespit dışı bırakılmasına karar verilerek, 209,72 m² bölümünün iptal edilmek suretiyle mülkiyeti ihlal edildiğinden, MK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulması nedeniyle Devletin sorumlu olduğu iddiasıyla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; taşınmazda 1/2 malik olan ... için 25.000,00.-TL miras hissesi olan ... için 18.750,00.-TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, hükmen oluşan tapu kaydına dayanarak tescil işleminin gerçekleştirildiği, tescil ile zarar arasında illiyet bağı olmadığı, Medenî Kanunun 1007. maddesinin şartları oluşmadığı ve keşif giderleri belirlenen kesin süre içerisinde davacı tarfından yatırılmadığı gerekçeleri ile davanın reddine dair verilen kararın, davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 02.02.2009 tarih ve 2008/4562 E. - 2009/1390 K. sayılı kararla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; " Mahkemece belirlenen kesin süre içerisinde keşif masraflarının yatırılmamış olması davanın bu nedenle reddedilmesine gerekçe yapılamaz, keşif avansının belirlenen kesin sürede yatırılmamış olması davacıların keşif delilinden vazgeçtiği hukuki sonucunu doğurur. Şu halde davaya konu taşınmaz tapu kaydındaki satışa esas değer ile, dosyadaki mevcut delil durumu da dikkate alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Anılan yön gözetilmeden somut olaya uygun düşmeyecek biçimde yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi verilmek ve harcı da yatırılmak sureti ile; toplam 43.750,00.-TL olarak açtıkları davadaki tazminat talebini, artırarak toplam 78.750,00.-TL"nin davalıdan tahsilini talep etmişler, mahkeme de davacının ıslah talebi de dikkate alındığında davanın kısmen kabulü ile; 70.000,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyerecek yasal faiz ile birlkte davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 12.03.2012 tarih ve 2012/43 E. - 2782 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar veilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Öncelikle belirtmek gerekir ki, bozma kararından sonra, mahkemece atanan bilirkişi kurulunca, gerek 2000/237 E. sayılı dava dosyası içeriği ve gerekse eldeki davada toplanan delillerde muvacehesinde bilimsel verilere ve yöntemlere uygun olarak değer belirlenmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, bilindiği üzere, 4.2.1948 tarih ve 10/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca; "...ıslah HUMK"nın 84. maddesinin açık hükmü karşısında soruşturma ve yargılama bitinceye kadar yapılabilip, Yargıtayca karar bozulduktan sonra bu yoldan yararlanmaya olanak yoktur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 177"nci maddesi de aynı doğrultuda hüküm içermektedir. Islah ile arttırılması istenilen bedel, koşulların varlığı halinde ayrı bir dava konusu yapılabilir. Hal böyle olunca, bozma kararından sonra ileri sürülen ıslah isteğinin reddedilmesi ve dava dilekçesindeki istekle bağlı kalınarak bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir” denilmiştir. Davacı ... tarfından yapılan karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 30.10.2012 tarih ve 2012/11463 E. - 11997 K. sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahekeme bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile 43.750,00.-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile kısmen iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene iadesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 10/11/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.