17. Hukuk Dairesi 2016/13009 E. , 2017/7513 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; 26/05/2010 tarihinde davalıların maliki, sürücüsü ve sigortacısı oldukları aracın ters yönden gelerek davacı ..."in sürücüsü olduğu araca çarpması sonucunda davacının malul kalacak şekilde yaralandığını, davalı sürücünün olayda kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı ... için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan; ayrıca davacı ... için 60.000,00 TL ile ..."in anne ve babası olan diğer davacılar için 10.000,00 TL"şer manevi tazminatın ... şirketi dışındaki diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacılar vekili; 07/09/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ... için talep edilen 1.000,00 TL"lik maddi tazminat talebini ıslah yoluyla 195.881,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... vekili; davalının aracın maliki olduğunu, ancak söz konusu aracı 10/10/2009 tarihinden itibaren 24 ay süreli dava dışı şirkete kiraya verdiğini, davalının aracın işleteni olmayıp yalnızca maliki olduğunu ve kendisine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı ... vekili; davacı ...’in ehliyetsiz, kask takmadan ve gerekli tedbirleri almadan, aşırı hızlı ve kontrolsüz şekilde motosiklet kullanması sonucu kazanın meydana geldiğini, olay anında motosikletin farlarının da yanmadığını, bu nedenle olayda davacının ağır kusurunun bulunduğunu ve bu nedenle maddi-manevi tazminat taleplerinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı .... vekili; davalının sigortalısına düşen kusur oranında ve poliçe limitleri oranında sorumlu olduğunu, davacının görmüş olduğu tedavilere ilişkin olarak Sağlık Bakanlığı"na 12.10.2010 tarihinde 8.653,35 TL, 14.10.2010 tarihinde 1.120,00 TL ödeme yapıldığını ve olay tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı ..."in maddi tazminat talebinin ıslah edilen miktar üzerinden kabulü ile 196.881,00.TL maddi tazminatın davalılardan (... şirketi poliçe limitiyle sorumlu olarak) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, tazminatın 1.000.00.TL"lik kısmına davalılar ... ve ... yönünden olay tarihi olan 26/05/2010 tarihinden, davalı ... şirketi yönünden temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, ıslah ile artırılan kısmına ise ıslah tarihi olan 07/09/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine; davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 20.000,00.TL, davacı ... için 8.000,00.TL, davacı ... için 8.000,00.TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..." dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, bu hususta fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle uzman bilirkişice düzenlenen kusura ve maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında, ayrıca manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ... vekili ve davalı .... vekilinin tüm, davalı ... vekilinin 2 bendin kapsamı dışında kalan ve davacılar vekilinin 3 bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı ....nun hükümlerine göre trafik kaydı, işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin 3.kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü de yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde "işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin olan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.
Gerek doktrinde gerekse ..."ın uygulamalarında kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, kaza yapan ve davalı ... adına kayıtlı olan ... plakalı aracın, davalı tarafından ihbar olunan ...Ltd. Şti"ne 10.10.2009 tarihinde yapılan Taşıt Kira Sözleşmesi ile 24 ay süre ile kiralandığı, bu şirketin de sürücü ..."a kısa süreli araç kira sözleşmesi ile kiraladığı sabit olup, 24.05.2010"da aracı teslim ettiğine dair belge vardır.
Bu durumda mahkemece, aracı kiralayan ihbar olunan şirket... Ltd. Şti."nin kaza tarihi itibari ile farazi işleten olduğunun tespit edilmesi üzerine davanın ... yönünden husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, ihbar olunan şirket ile davalı ... arasındaki kiralama ilişkisinin zarar gören 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceği ve araç malikinin sorumluluğunun kira sözleşmesi ile bertaraf edilemeyeceği, bu nedenle davalı ..."ın araç maliki ve işleten sıfatlarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Davalı ... şirketi ise, kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan aracın trafik sigortacısı olup 2918 sayılı ..."nun 99/1. maddesi ile ... Genel Şartları"nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar davacının, davalı ... şirketine tazminat için başvuru yapıp yapmadığı, dosya kapsamından anlaşılamamakta ise de; davacı vekilinin temyiz dilekçesindeki beyanı da dikkate alınarak sigortacının en erken dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek, davalı sigortacı için temerrüt faizinin dava tarihinden işletilmesini talep edebilir.
Açıklanan nedenlerle; somut uyuşmazlıkta, davalı ... şirketi, hükmolunan tüm tazminat yönünden dava tarihinde, davalı ... kaza tarihinde temerrüde düştüğünden, kabul edilen tüm tutara bu tarihlerden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslahla artırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekili ve davalı .... vekilinin tüm, davalı ... vekilinin 2 bendin kapsamı dışında kalan ve davacılar vekilinin 3 bendin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2)nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 7.749,08 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...A.Ş"den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve ..."a geri verilmesine 11.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.