Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/3185 Esas 2010/3895 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3185
Karar No: 2010/3895
Karar Tarihi: 06.04.2010

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/3185 Esas 2010/3895 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2010/3185 E.  ,  2010/3895 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.04.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava; yayla olduğu iddia edilen çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydının iptali ve özel siciline bu niteliği ile işlenmesi istemiyle açılmıştır.
    Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
    Hükmü davalı ... İdaresi temyiz etmiştir.
    Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında gerçek kişi adına tespit edildiği, kadastro tespitine karşı davalı ... İdaresinin taşınmazın vakfiye kapsamında kaldığından bahisle dava açtığı, davada davalı olarak yer alan Hazinenin taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasında bulunduğu, yapılan yargılama sonunda çekişmeli parselin Vakıflar İdaresinin dayandığı vakfiye kapsamında kalması nedeniyle Vakıflar İdaresi adına tesciline karar verildiği, birleştirilen Hazine’nin davasının reddedildiği, hükmün, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Davacı Hazine eldeki davada da aynı iddiada bulunmuştur.
    Burada üzerinde durulması gereken bir sorun; Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunun eldeki dava için kesin hüküm sayılıp sayılmayacağının saptanmasıdır. Gerçekten, HUMK.nun 237. maddesi hükmünce iki tarafı, dava konusu ve dayanılan sebebi sonradan açılan dava bakımından aynı ise ortada kesin hüküm vardır. Kesin hükmün varlığı halinde o hüküm, taraflar arasında kesin delil teşkil eder. Hakim de bu kesin delile bağlıdır. Diğer taraftan; kesin hüküm teşkil eden bir husus artık yeniden dava konusu yapılamaz.
    Bu genel açıklamalardan sonra somut olay bakımından kısaca; Hazinenin birleştirilen davası nedeniyle Kadastro Mahkemesi kararı eldeki dava bakımından da kesin hüküm sonuçlarını meydana getireceğinden, davacı Hazine daha önce kesin hükme bağlanan iddiaya dayanarak, bu davada, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu iddiası dinlenemez. Böyle olunca, davanın kesin hüküm nedeniyle reddi yerine istemin yeniden incelenip değerlendirilerek hüküm altına alınması doğru değildir.
    Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.












    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.