6. Ceza Dairesi 2020/3994 E. , 2020/4773 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuklar müdafii tarafından verilen 17.09.2015 tarihli dilekçe içeriğine göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına itiraz edilmediği anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuklar müdafii yönünden yapılan temyiz incelemesinin “kamu malına zarar verme” suçuna ilişkin olduğu kabul edilip Covid-19 salgını nedeniyle daha önce durmasına karar verilen sürelerin 30.04.2020 tarihli ve 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 29.04.2020 tarihli ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 15.06.2020 tarihine kadar uzatılması sebebiyle, 13.03.2020-15.06.2020 tarihleri arasında sürelerin durduğu gözetilerek, suça sürüklenen çocuklar ..., ... ve ... yönünden asli zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Kamu malına zarar verme suçu yönünden suçtan zarar gören Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kovuşturma aşamasından haberdar edilmediği, 5271 sayılı CMK"nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 19.10.2010 tarih, 2010/9-149 Esas ve 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere müştekinin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görüldüğünden, CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca 29.11.2019 havale tarihli temyiz dilekçesinin katılma talebi niteliğinde olduğu kabul edilerek kamu malına zarar verme suçundan zarar gören müşteki Emniyet Genel Müdürlüğü’nün davaya katılan, vekilinin katılan kurum vekili sıfatıyla kabulüne karar verilip 05/08/2017 tarihli Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nun 291. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen ve Bölge Adliye Mahkemelerinin kararlarına karşı 7 (Yedi) gün olarak öngörülen temyiz süresinin 15 (onbeş) gün olarak değiştirildiği, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 1.madde hükmüne göre de 05/08/2017 ve sonrasında verilen (İlk derece ve istinaf ayrımı yapılmaksızın bütün) kararlar hakkında yeni temyiz sürelerinin uygulanması gerektiğinin belirtildiği Ceza Muhakemesinde “derhal yürürlük ilkesinin” geçerliği olduğu, bu ilke uyarınca değişiklik aleyhe olsa bile yürürlüğe girdiği günden itibaren bütün vakıalarda uygulanması gerektiği, esasen yürürlükten kaldırılmakla birlikte 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi dolayısıyla bir kısım kararlar yönünden yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesi hükmünün bu değişiklikler karşısında “zımmen ilga” edildiğinin kabul edilmesi gerektiği düşüncelerinden hareketle temyiz süresinin onbeş (15) gün
olarak belirlendiği; nihayet tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla 7035 sayılı Kanun’a eklenen geçici l. maddesi ile; 5271 sayılı CMK’nın 291. maddesinde yapılan değişiklikler “bu Kanun’un (7035) yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır” denilmek suretiyle doğrudan ya da istinaf sonrası ayrımı yapmaksızın bütün kararların yeni temyiz süresine, yani onbeş (15) günlük temyiz süresinin tabi olduğunun açıkça vurgulanması karşısında katılan vekilinin yokluğunda verilen hükmün 20.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve katılan vekilinin tebliğ tarihinden itibaren yasal 15 günlük süre içerisinde 31.12.2019 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmakla katılan kurum vekilinin temyiz talebi süresinde kabul edilip bu hususuta tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmeyerek yapılan yapılan incelemede;
I-Görevi yaptırmamak için direnme ve 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçları yönünden, suçtan zarar gören vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Suça sürüklenen çocuklar hakkında 5271 sayılı CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararlarına karşı, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenen CMK"nın 231/12. fıkrası uyarınca itiraz yasa yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından, CMK’nın 264/1. maddesi uyarınca müşteki Emniyet Genel Müdürlüğü vekilinin yasa yolu ile merciinde yanılması itiraz hakkını ortadan kaldırmayacağından, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca itirazı incelemeye görevli ve yetkili mahkemeye iletilmek üzere, dosyanın incelenmeksizin mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE,
II-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kamu malına zarar verme suçu yönünden kurulan hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK"nın 152/1-a ve 31/2. maddelerine uyan suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e ve 66/2. maddelerinde öngörülen 4 yıllık asli zamanaşımının karar tarihi olan 12.06.2015 tarihinden, Dairemizin inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
III-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kamu malına zarar verme suçu yönünden kurulan hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Temel cezanın tayini sırasında uygulanması gereken yasa maddesinin 5237 sayılı TCK’nın 152/1-a maddesi olduğu halde, hükümde “151/1-a” olarak yazılması, yapılan uygulamaya göre sonuca etkili olmadığından mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası olarak kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak; 5395 sayılı ÇKK"nın 11. maddesine göre ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağının belirtilmiş olması ve suça sürüklenen çocuğun cezai sorumluluğunun bulunduğunun tespit edilmesi karşısında; suça sürüklenen çocuk hakkında aynı Kanun’un 5/1-b-d maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından ‘‘Çocuk Koruma Kanunun 5/1-b maddesi gereğince eğitim ve 5/1-d maddesi gereğince sağlık tedbiri uygulanmasına” ilişkin bölümün çıkarılması suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
IV-Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında kamu malına zarar verme suçu yönünden kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
05.11.2014 tarihli tutanağa göre, görüntüler incelendiğinde şahısların polislere taş atmayın demesi üzerine suça sürüklenen çocuk ... ’ın el kol hareketleri ile şahsın üzerine yürüyerek “sen ne karışıyorsun kaza yapanı ben tanıyorum, sen karışma” diye tepki gösterdiği, yine diğer suça sürüklenen çocuk ...’un da polislere taş atan grup içinde görüntüsünün bulunduğu anlaşılmakta ise de; her iki suça sürüklenen çocuğun gerek polislere taş atmak suretiyle gerekse doğrudan polis araçlarına taş atarak kamu malına zarar verdiklerinin dosya kapsamından sabit olmadığı ve suça sürüklenen çocukların da aşamalarda alınan savunmalarında atılı suçu işlemediklerini söylediklerinin anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocukların atılı suçları işlediklerine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı, mahkumiyetlerine yeterli delil bulunmadığı halde, üzerlerine atılı suçtan beraatleri yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... ve ... müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 15.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.