Esas No: 2007/5309
Karar No: 2007/5736
Karar Tarihi: 20.09.2007
Haksız Menfaat - Kanun Yararına Bozma - Lehe Olan Hükümlerin Uygulanmasında Usul - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2007/5309 Esas 2007/5736 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2007/5309 E., 2007/5736 K.
11. Ceza Dairesi 2007/5309 E., 2007/5736 K.
- HAKSIZ MENFAAT
- KANUN YARARINA BOZMA
- LEHE OLAN HÜKÜMLERİN UYGULANMASINDA USUL
- 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 53 ]
- 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 61 ]
- 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 157 ]
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanıklar Uğur ve İlhan"ün, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 157/1, 52/2. maddeleri gereğince 1"er yıl hapis ve 60.000"er Yeni Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, anılan Kanun"un 53/1. maddesindeki hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına dair, ANKARA 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.09.2006 tarihli ve 2004/508 Esas, 2006/559 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1-Dosya kapsamına göre, sanıklardan Uğur"nın müşteki Muhammet"ya ait aracın bedelini ödemeden dolandırıcılık amacıyla satın aldığı ve 3. bir şahsa devrettiği, diğer sanık İlhan"ün de müştekiyi oyalayarak dolandırma eylemine katıldığından bahisle sanıkların cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, somut olayda müştekinin aracını satmak amacıyla oto pazarına götürdüğü, orada sanıklardan Uğur ile anlaştıkları ve diğer sanığın önceden sahibi olduğu oto galerisine geldikleri, aynı gün aralarında oto satış mukavelesi yaparak müşteki ile sanık Uğur"nın birlikte imzaladıkları, iki gün sonra müştekinin Yenimahalle 2. Noterliğinin 24.06.2003 tarihli ve 10769 yevmiye sayılı vekaletnamesi ile aracını dilediği bedel ve şartlar dairesinde satmak, satış bedelini almak, gerekli tüm işlemleri yapmak hususunda İsmail adlı şahsı vekil tayin ettiği, bu kişinin de aracı aynı gün 3. bir şahsa devrettiği, ancak müştekinin o gün galeride beklemesine rağmen satış bedelini alamadığı anlaşılmakta ise de, sanık Uğur"nın satış bedelini müştekiye ödememe iradesi olmadığı, satış bedelini tahsil ettiğinde ödeyeceğini bildirdiği, müştekiye aracın bedeli üzerinden senet verdiği, keza müştekinin kendi iradesi ile verdiği vekaletname üzerine aracının o andan itibaren 3. bir şahsa satılarak devredileceğini bildiği, bu haliyle sanıkların eyleminin aracın satış bedelinin ödenmesi hususunda hukuki uyuşmazlık olarak nitelendirilmesi gerektiği veya satış bedeli tahsil edildiği halde ödenmiyorsa güveni kötüye kullanmak olarak değerlendirilebileceği gözetilmeden, yazılı şekilde sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesinde,
2-Mahkemece suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile karar tarihinde yürürlükte olan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu"nun karşılaştırılması sonucunda 5237 Sayılı Kanunun lehe olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, suça konu aracın satış bedelinin 10.300.000 Türk lirası olduğu nazara alındığında verilen zararla orantılı olmayacak şekilde fazla para cezası tayin olunmasında,
3-Sanıkların aleyhine olacak şekilde suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunmayan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 23.05.2007 gün ve 26883 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C. Başsavcılığının 13.06.2007 gün ve KYB.200113666 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:
1-Şikayetçi Muhammet"nun kendisine ait 06 .. 282 plaka sayılı otomobili satmak amacıyla oto pazarına götürdüğü, K…
… Oto Galerisi çalışanlarından hükümlü Uğur ile otomobilin satışı konusunda anlaştıkları, hükümlü Uğur a"nın 100 YTL"yi kaparo olarak verdiği ve diğer hükümlü İlhan"ün daha önce sahibi olduğu galeriye gelerek 22.06.2003 tarihli oto satış mukavelesi ve hükümlü Uğur"nın borçlu olarak gözüktüğü bir bonoyu düzenledikleri, hükümlülerin isteği üzerine şikayetçinin iki gün sonra Yenimahalle 2. Noterliğinde 24.06.2003 gün ve 10769 yevmiye sayılı vekaletnameyle otomobili dilediği bedel ve şartlar dairesinde satmak ve satış bedelini almak hususunda İsmail isimli kişiyi vekil ettiği, şikayetçinin otomobilin satış bedelini tahsil etmek ve aracı teslim etmek üzere oto galerisine gittiğinde hükümlülerin bir yerden alacakları para ile ödeme yapacaklarını söyleyerek şikayetçiyi oyaladıkları, ancak satış bedelinin akşama kadar ödenmemesi üzerine şikayetçiye otomobili galeride bırakmasını, parasını da ertesi gün vereceklerini söyleyerek kandırdıkları, bunlara inanan şikayetçinin otomobil ile vekaletnameyi galeride hükümlülere bıraktığı, hükümlülerin şikayetçiyi bu şekildeki sözlerle oyaladıkları sırada otomobilin Yenimahalle 5. Noterliğinde 24.06.2003 gün ve 11724 yevmiye sayılı satış sözleşmesi ile Ahmet isimli kişiye satışını yaptıkları, hükümlülerin sonraki günlerde de dolandırıcılık kasıtlarının devamı olarak parayı vereceklerini söylemelerine karşın ödemeyi yapmadıkları halde başka kişilere otomobili satış ve devrettikleri, yapılan duruşmalar sırasında da şikayetçinin parasını vermediklerinin anlaşılması karşısında; hükümlülerin anılan fiilleri ve başlangıçtaki iradeleri nazara alındığında bir bütün olarak dolandırıcılık suçunun tüm unsurlarını oluşturduğundan,
2-Kanun yararına bozma, yasaların bir örnek ve eşit uygulanması amacını, kesin hüküm dokunulmazlığına üstün tutan; bu nedenle de çarpıcı hukuki aykırılıkları konu edinen olağanüstü bir yasa yoludur. Yasa yararını gerçekleştirmek amacını güttüğünden, sonucundan sanık da yararlanabilir.
Bu çerçevede ele alındığında; hüküm veya kararın gerekçesi, kanıtların değerlendirilmesi gibi maddi sorunlar kanun yararına bozmanın kapsamı dışındadır. Yargıtay"ın hukuki sorunlarla ilgili bozma yetkisi de olağan temyiz yoluna oranla çok sınırlıdır. Zira kararın bozulmasından sonra kural olarak yeniden yargılama söz konusu olmadığından, Yargıtay ancak, ya sanık yararına bir yasa maddesinin uygulanmaması gibi yeni bir yargılamaya gerek olmadan düzeltebileceği, ya da hukuki nitelendirme yanılgısı gibi bütünüyle yasaya aykırı bulunan mahkeme karar veya hükümlerini göz önünde tutarak inceleme yapabilir.
Görülüyor ki bu yasa yolunda maddi nedenlerle bozma alanı gerekçeyle sınırlı bulunan Yargıtay"ın, hukuki nedenlerle bozma yetkisi de kurumun amacı doğrultusunda tutulmuştur.
Yargıtay, kanun yararına bozma isteğiyle uygun inceleme yapabilecek olup, bu istem dışındaki konularda bozma yetkisini kullanamayacaktır. Ancak Yargıtay"ın, hukuki bir aykırılığı tespiti halinde, Adalet Bakanlığı"ndan bunun giderilmesi için yasa yararına bozma yoluna gidilmesi uyarısında da bulunabilmesi mümkündür.
Dolandırıcılık suçunun cezası, 765 sayılı TCK"nun 503. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve sağlanan haksız menfaatin bir misli ağır para cezası olarak öngörülmüştür.
Aynı suçun 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"ndaki karşılığını oluşturan 157. maddesinde ise üst sınır arttırılarak, ceza bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası olarak düzenlenmiştir.
765 sayılı TCK"ndaki dolandırıcılık suçlarına konu haksız menfaatin değerinin fazlalığı yönünden arttırım öngören 522. maddeye eşdeğer düzenleme 5237 sayılı TCK"nda öngörülmese de cezanın belirlenmesi başlıklı 61. maddenin 1. fıkrasının ( e ) bendinde, diğer nedenlerin yanı sıra, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığının, cezanın alt ve üst sınırları arasında tayin için kıstas olarak değerlendirilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
İncelenen dosya içeriğinden; temel adlî para cezası; suçun işleniş şekli, işlendiği yer, zararın niteliği, hükümlülerin kişisel ve sosyal durumları nazara alınarak hakimin takdirine dayalı olarak alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmiş, 5237 sayılı TCK"nun 61. maddesindeki ölçütler de kararda gösterilmiş bulunduğundan,
3-Mahkemece 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nun ilgili bütün maddelerinin karşılaştırılması suretiyle lehe yasa belirlenip, 5237 sayılı Yasa hükümleri lehe kabul edilerek uygulama yapılmış olması nedeniyle aynı Yasanın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmesi yasal zorunluluk olduğundan ve bu nedenlerle CMK"nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünceler yerinde görülmediğinden REDDİNE, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 20.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.