Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/22178
Karar No: 2017/13679
Karar Tarihi: 06.11.2017

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/22178 Esas 2017/13679 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2016/22178 E.  ,  2017/13679 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
    Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde; borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair itirazları ile birlikte örnek 10 ödeme emrinin ve takip dosyasındaki diğer tüm tebligatların usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini belirterek usulsüz tebligat şikayetinde bulunduğu, mahkemece, borçluya ödeme emri tebliğinden sonra 27/01/2016 tarihinde kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği, (7) günlük şikayet süresinden sonra usulsüz tebligat şikayetinde bulunulduğu, dolayısıyla sair itirazların da süresinde yapılmadığı gerekçesi ile şikayetin ve itirazın süre aşımından reddine, karar verildiği anlaşılmaktadır.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
    Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” hükmüne yer verildiği,
    Tebligat Kanunu"nun ""Tebligat Mazbatası"" başlıklı 23. maddesinin 7. bendinde ""21. maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılmasının" emredildiği, “Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat Yönetmeliği"nin 35. maddesinin (f) bendinde ise; “30. ve 31. maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının" hüküm altına alındığı görülmüştür.
    Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu"nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliği"nin 35/f bendi gereğince; tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin, usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması halinde Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliği"nin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliği"nin 35. maddesi gereğince; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır. Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
    Borçlunun şikayetinde icra dosyasından yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğunu belirttiği görülmektedir. Bu durumda borçluya gönderilen ödeme emri tebliği ile icra dosyasından yapılan diğer tebligatların ve dolayısıyla hükme esas alınan kıymet taktir raporuna ilişkin tebligatın da usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği yöntemince denetlenmelidir.
    Somut olayda; borçluya örnek 10 numaralı ödeme emri tebligatının "muhatabın tevziat saatlerinde işte olduğu,imza vermeyen Bilgen Boz beyanından anlaşılmıştır. Tebliğ evrakı muhtarlığı imza karşılığı bırakılmıştır. 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırıldı, aynı kişiye haber bırakılmıştır.” şerhi ile TK."nun 21/1 maddesine göre yapılmak istendiği anlaşılmaktadır. Ödeme emri tebliğinden sonra yapılan ve hükme esas alınan kıymet taktir raporu tebligatının da "muhatabın tevziat saatlerinde çarşıda olduğu, imza vermeyen ... beyanından anlaşılmıştır. Tebliğ evrakı muhtarlığı imza karşılığı bırakılmıştır. 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırıldı,aynı kişiye haber bırakılmıştır.” şerhi ile TK."nun 21/1. maddesine göre yapılmak istendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda gerek ödeme emri tebligatı gerekse kıymet taktir raporu tebligatı parçasında, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair
    Yönetmelik"in 30. maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere muhatabın işte ve çarşıda olduğunu beyan eden ve haber verilen kişilerin; komşu mu,kapıcı mı, yönetici mi olduğuna dair tespit yapılmadığı, tebligatta ismi yazan kişilerin hangi sıfatla beyanlarına başvurulduğunun belirtilmediği, bu haliyle 27/01/2016 tarihinde tebliğ edilen ve borçlunun takipten bu tarihte haberdar olduğu kabul edilen kıymet taktir raporu tebliğ işleminin usulsüz olduğu dikkate alındığında, 27/01/2016 tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü mümkün değildir.
    O halde mahkemece, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile TK."nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ve düzeltilen tebliğ tarihine göre süresinde yapılan itirazların incelenmesi gerekir iken yazılı şekilde istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi