Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/14396 Esas 2016/2351 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14396
Karar No: 2016/2351
Karar Tarihi: 29.02.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/14396 Esas 2016/2351 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/14396 E.  ,  2016/2351 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIM

    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Davacı, kayden maliki olduğu 46 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı ve davalılarına ait parsellerin müşterek yolu niteliğindeki 44 sayılı parsele, 43 ve 45 sayılı parsel malikleri davalıların ev ve duvar yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, taşınmaz üzerinde yer alan yapıların yıkılması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., taşınmaza müdahalesinin bulunmadığını, komşularının duvarlarını dikkate alarak duvar yaptığını; davalı ... ise, taşınmaz üzerinde bulunan evlerin aynı hizada olduğunu, davacı tarafın yolun yarısın kapatarak giriş kapısı yaptığını, dava konusu yola asıl müdahalenin davacı tarafından gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kadastro tespitinde dava konusu 44 nolu parselin fiili kullanıma aykırı bir şekilde daha geniş yapıldığı, kadastro tespitinden sonra fiili yola bir taşmanın olmadığı, ölçüm hatası sonucu dava konusu taşınmaza tecavüz varmış gibi göründüğü gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacının 46 sayılı parselin, davalıların 43 ve 45 sayılı parsellerin malikleri oldukları, dava konusu 44 sayılı parselin ise 43 ilâ 48 sayılı parsellerin müşterek methali olduğu kayden sabittir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
    Somut olayda; dava konusu taşınmazda, 46 sayılı parselin maliki olması nedeniyle davacının hak sahibi olduğu tartışmasızdır. ...bilirkişisi 10.03.2014 tarihli krokili raporunda davalı ..."in krokide A harfi ile gösterilen bölüme, davalı ..."in de B harfi ile gösterilen bölüme müdahalesini belirlemiştir. Bu gibi durumlarda fiili kullanmadan söz edilemeyeceği açıktır.


    Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.