11. Hukuk Dairesi 2013/10265 E. , 2014/629 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/12/2011 tarih ve 2011/89-2011/87 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirkette %25 hisseye sahip davalının şirkette hiç bir yönetsel faaliyete katılmadığını, "ben yaptım oldu, şirket için alınan kararlar beni bağlamaz" anlayışı ile hareket ettiğini, şirket menfaatine aykırı tutum sergilediğini, red oyu verdiği ve akabinde iptal davası açtığı sermaye artırımı kararı dışında toplantılara katılmadığını, kredi alabilmek için zorunlu olan sermaye artırımı kararının iptalini talep ettiğini, defterlerin incelemesine sunulmadığı iddiasıyla gerçeği yansıtmayan bir kısım ihtarnameler keşide ettiğini, şirkete zarar vermek ve ortakların huzurunu bozmak için şirket müdürlerinin azli ile tedbiren kayyım atanması talebi ve örtülü kar dağıtıldığı, usulsüz taşınmaz alınıp şirkete kiralandığı gibi haksız ithamlarla mahkemeye başvurduğunu, davalının bu davranışları diğer ortaklar için çekilmez bir hal alınca kendisine payını kızlarına ya da bir başka kişiye devretmesi, veya diğer ortaklarca satın alınmasının teklif edildiğini, ancak kabul edilmediğini ileri sürerek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, hisselerinin diğer ortaklarca ve eşit şekilde satın alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK"nın 187"inci maddesinde sayılan ortaklıktan çıkarılma şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, 22.07.2010 tarihinde toplanan davalı şirket ortaklar kurulunun müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması yönünde işlem yapılması hakkında karar aldığını, ancak bu toplantıda müvekkiline oy hakkı tanınmadığını, kararın usul ve hukuka aykırı olduğunu, kararın alınması için gerekli şartların oluşmadığını ileri sürerek şirket ortaklar genel kurulunca alınan 22.07.2010 tarih ve 2010/11 sayılı kararın iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili, iptali istenen kararın alındığı toplantıya tüm ortakların katıldığını, davacının muhalefet etmek suretiyle görüşünü bildirdiğini, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, birleşen davanın asıl dava açısından bir ön mesele olduğu, birleşen dosya davacısının toplantıya çağrılış şekli ve toplanma usulünün ana sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğu iddiasının davacının toplantıya katılması ve temsil edilmesi nedeniyle uygun görülmediği, kendisine toplantı sırasında söz hakkı verilmesi, ileri sürdüğü muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmesi dikkate alındığında davacının sahibi bulunduğu hisse oranı nispetinde toplantıda alınan kararlara aleyhe oy kullandığının kabulü gerektiği, asıl davada, davalının şirket çalışmalarını engelleyen eylemlerinin ispatlanamadığı, genel kurul kararlarına karşı oy kullanmasının şirket ortaklığından çıkartmayı gerektirecek bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği, davalının açtığı iki ayrı davada sermaye artırımı kararının iptali ve şirket müdürleri hakkında azil, şirkete kayyum atanması isteminde bulunduğu, bu davaların ..."ın yasal haklarını kullanması çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, sadece dava açmanın ortaklıktan çıkartılma için haklı bir neden sayılamayacağı gerekçesiyle asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl dava davacısı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,10 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.