15. Hukuk Dairesi 2019/2033 E. , 2019/4823 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, davacıların da aralarında bulunduğu arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşa edilen binanın 17 ve 18 nolu bağımsız bölümlerine davalının el atmanın önlenmesine ve haksız işgal tazminatının davalıdan tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece bozma ilamına uyularak ve ıslah talebi gözetilerek davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, maliki oldukları taşınmaz hakkında dava dışı yüklenici ile ... 29. Noterliği’nin 02.05.1997 tarih ve 6350 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesini akdettiklerini, sözleşme gereğince 5, 6, 12, 17, 18, 19 ve 20 numaralı bağımsız bölümlerin davacıların da hissedar olduğu arsa sahiplerine ait olacağının kararlaştırıldığını, binanın tamamlanmasına rağmen dava konusu bağımsız bölümlerin fiilen teslim edilmediğini, davalının projesine göre 17 ve 18 numaralı fiilen 23 ve 24 numaralı bağımsız bölümlerde herhangi bir hukuki ilişkiye dayanmaksızın kötü niyetle oturduğunun ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2003/200 D. iş sayılı ile sabit olduğunu, davalının sözleşme gereğince bağımsız bölümlerin teslim tarihi olan 08.09.1999 tarihinden itibaren işgalci konumunda bulunduğunu belirterek, projeye göre 17 ve 18 numaralı fiilen 23 ve 24 numaralı bağımsız bölümlere davalının el atmasının önlenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 8.000,00 TL ecrimisil bedelinin her bir ayın sonundan itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 07.07.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de ecrimisil talebini 30.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacılar dışında başka hissedarlar da bulunduğundan diğer hissedarların davaya katılımının ya da muvafakatinin sağlanması gerektiğini, dava dışı yüklenici ile müvekkilinin murisi eşi arasında resmi şekilde akdedilen düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince 17 ve 18 nolu bağımsız bölümlerin bedelleri ödenmek suretiyle dava dışı yüklenici tarafından fiilen müvekkilinin eşine teslim edildiğini; ancak, yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki ihtilâf nedeniyle bağımsız bölümlerin tapuda resmi devrinin yapılamadığını, müvekkilin kötü niyetli olmaması sebebiyle ecrimisil istenemeyeceğini, ayrıca bağımsız bölümlere bir kısım masraflar yaptığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiş, 21.07.2014 tarihli beyan dilekçesinde ise ıslahla artırılan miktar bakımından ecrimisil taleplerinin geriye dönük olarak ancak beş yıllık süre için istenebileceğini belirtmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalının el atmanın önlenmesi talebi bakımından kabulü ile davalının 23 ve 24 numaralı bağımsız bölümlere el atmasının önlenmesine, ecrimisil talebinin de kabulü ile, davacı tarafın talep etmiş olduğu 30.000,00 TL’nin (belirtilen miktarın 4.800,00 TL kısmına 06.04.2007 tarihinden, 5.400,00 TL kısmına 06.04.2008 tarihinden, 6.000,00 TL kısmına 06.04.2009 tarihinden, 6.600,00 TL kısmına 06.04.2010 tarihinden ve 7.200,00 TL kısmına 06.04.2011 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince yasal faiz işletilmesi kaydı ile) davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine geçilince; davacıların talebi, davalı tarafın bağımsız bölümlere el atmasının önlenmesi ile ecrimisil alacağı istemlerine yöneliktir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 683. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere, ecrimisil diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması ve haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira bedeli, en fazlası ise mahrum kalınan gelir kaybı karşılığı zarardır. Nitekim TMK"nın 995. maddesinin birinci fıkrasında, iyi niyetli olmayan zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.09.2019 günlü, 2017/1-1273 E. ve 2019/911 K. sayılı kararı).
Haksız işgal, haksız eylem niteliğinde olup, 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yöndeki yerleşmiş içtihatlarında açıklandığı üzere, ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Genel olarak zamanaşımı ise, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde kanunun öngördüğü sürenin dolmasıdır. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Zamanaşımı def"i kelime anlamıyla ileri sürülmesi halinde alacağın dava veya icra takibi yoluyla istenmesini engelleme imkanını sağlar. Zamanaşımının dolması da sürenin geçmesiyle hakkın düşmesi sonucunu doğurmaz. Zamanaşımı borçluya defi hakkı verdiğinden borçlu ya da davalı tarafından süresi içinde ileri sürülmesi halinde davanın zamanaşımı nedeniyle reddi imkânını sağlar. 818 sayılı mülga BK 140 ve TBK 161. maddelerde, zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hakimin bunu kendiliğinden göz önüne alamayacağı düzenlenmiş olduğundan, zamanaşımının itiraz niteliğinde olmadığı açıktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacılar vekili tarafından dava dilekçesi ile 8.000,00 TL üzerinden ecrimisil alacağı talep edildikten sonra 07.07.2014 tarihinde verilen ıslah dilekçesi ile ecrimisil talebi 30.000,00 TL’ye yükseltilmiştir. Davacılar vekilinin ıslah dilekçesine karşı davalı vekili tarafından verilen 21.07.2014 tarihli beyan dilekçesinin konu kısmında “ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazlarımız” ibaresine yer verildiği, açıklamalar kısmında ise özetle “ıslah dilekçesinin 15.07.2014 tarihinde tebliğ edildiğinin, ecrimisil taleplerinin geriye dönük olarak beş yıllık süre için istenebileceğinin, daha öncesinin istenemeyeceğinin” belirtildiği, dilekçenin konu kısmı ve dilekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı vekilinin ıslahla artırılan bölüme yönelik yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin ecrimisil talebini ıslahla artırması üzerine davalı vekilince yasal süresi içerisinde ıslahla artırılan kısıma yönelik ileri sürülen zamanaşımı defi’nin karar yerinde tartışılmadığı anlaşılmış olup, mahkemece ıslahla artırılan kısımdan ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayan miktar çıkarılarak tespit olunacak ecrimisil alacağına hükmedilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü yerel mahkeme kararının davalı lehine BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davalıya iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 25.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.