19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/17268 Karar No: 2014/2049 Karar Tarihi: 28.01.2014
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/17268 Esas 2014/2049 Karar Sayılı İlamı
19. Hukuk Dairesi 2013/17268 E. , 2014/2049 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 10/07/2012 NUMARASI : 2010/404-2012/217
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne davacının yoksun kalınan kar talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, Otogaz bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart ve yoksun kalınan kârın tahsili istemine ilişkindir. Davalı, duruşmalara katılmamış ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalının noter aracılığıyla gönderdiği ihtarla davacıyla arasındaki otogaz bayilik sözleşmesini feshettiği, davacı vekilinin yargılama sırasında yoksun kalınan kar talebini atiye terk ettiği, sadece cezai şart talebinde bulunduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama ile taleple bağlılık ilkesi gözetilerek 10.000 TL"nin davalıdan tahsiline yoksun kalınan kar talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar davalı şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Tebligat Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre, “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” Bu maddeye ilişkin tebliğ tarihi itibarıyla yürürlükte olan Tebligat Tüzüğü’nün 18’nci maddesine göre, “Yukarıdaki madde mucibince tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, hükmi şahsın o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.-Şu kadar ki, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, hükmi şahsın o yerdeki teşkilâtı veya personeli içinde vazife itibariyle tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle tavzif edilmiş bir şahıs olması lazımdır. Bunların da bulunmadığı, tebliğ mazbatasında tespit edildiği takdirde tebligat, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.” Somut olayda dava dilekçesi, 5.7.2010 tarihinde “Daimi işçisi G. Ç.’a tebliğ” şeklinde tebliğ edilmiştir. Tüzel kişinin mümessilinin ya da mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle görevlendirilmiş bir şahsa tebligat yapıldığına dair açıklık bulunmamaktadır. Bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmeden tebligatın, o yerdeki işçisine yapılması doğru olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 T, 2011/21-881 E, 2011/766 K;, 30.12.2009 gün ve 2009/12-563 E. 2009/600 K. ; 13.05.2009 gün ve 2009/12-184 E. 2009/187 K; 04.04.2007 gün ve 2007/12-200 E. 2007/187 K. sayılı ilamlarında da aynı husus vurgulanmıştır. Bu durumda dava dilekçesi davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeden, işin esasının incelenmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.