Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/76
Karar No: 2017/24

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/76 Esas 2017/24 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/76 E.  ,  2017/24 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 20.09.2013
    Sayısı : 185-209

    Kasten öldürme suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı TCK"nun 81/1, 29/1, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin, Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.09.2013 gün ve 185-209 sayılı hükmün, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.10.2015 gün ve 738-4871 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.12.2015 gün ve 35521 sayı ile;
    "...Sanığın maktulü öldürmek amacıyla av tüfeğini ikinci defa ateşlediğine ilişkin dosya içerisinde yeterli kanıt yoktur, tersine silah karşılıklı çekiştirme sırasında ateş almış ve maktul bu yaralanmaya bağlı olarak ölmüştür.
    Sanığın maktulü veya arkadaşlarını vurmak, öldürmek gibi bir amacı olsaydı, hiçbir uyarıda bulunmadan doğrudan hedef gözeterek ateş eder ve eylemini gerçekleştirirdi. Sanığın ilk ateşi yere doğru yapması da, olay sırasında öldürmek amacıyla hareket etmediğini göstermektedir.
    Sanığın karşılıklı çekiştirme sırasında elini tetikten çekmemesi, silahın ateş alabileceğini öngördüğü ancak sonucunu yani maktulün yaralanmasını istemediği, buna göre eyleminin bilinçli taksirle ölüme neden olmak suçunu oluşturduğu anlaşıldığı halde, suç vasfında yanılma ile yazılı şekilde kasten öldürme suçundan hüküm tesisi suretiyle fazla cezaya hükmedildiği,
    Kabule göre de; sanığın olay sırasında maruz kaldığı hakaretler ve cebir, şiddet dikkate alındığında, tahrik nedeniyle yapılacak olan indirimin sanık lehine olarak üst hadden olması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.12.2015 gün ve 5928-6329 sayı ile itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar ... ve ... hakkında sanık ..."a yönelik kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar, bu kararlara yönelik itirazların merci tarafından reddedilmesi suretiyle, sanık ... hakkında mağdur ..."a yönelik kasten yaralama suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin, sanık ... hakkında sanık ..."a yönelik kasten yaralama, sanık ... hakkında katılan ..."e yönelik mala zarar verme suçlarından verilen kesin nitelikteki hükümlere yönelik temyiz talepleri ise Özel Dairece temyiz taleplerinin reddedilmesi suretiyle kesinleştiğinden, inceleme sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanığın eyleminin, kasten öldürme suçunu mu yoksa bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu mu oluşturduğu,
    2- Kasten öldürme suçunu oluşturduğunun kabulü halinde; haksız tahrik nedeniyle indirim yapılırken, uygulanan indirim oranının isabetli olup olmadığı,
    Noktalarında toplanmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamından;
    02.08.2012 tarihli olay yeri inceleme raporunda; çocuk parkı girişinde ... plakalı Tofaş Doğan marka otomobilin kaldırım kenarında, ... plakalı...Doblo marka aracın ise bu araca sağ kısmından çarpmış şekilde yol üzerinde bulundukları, kaldırım üzerinde fişek yatağında 2 adet fişek bulunan Huğlu marka av tüfeği ile 60 cm boyunda bir adet sopanın yer aldığı, olay yerinde ayrıca 4 adet 12 kalibre boş av tüfeği kartuşu, av tüfeği kılıfı, bir paket sigara ve bir adet cep telefonunun bulunduğu, kavgaya karıştığı tespit edilen ..., ... ve ... ile sanık ..."ın olay yerinde yakalandıkları, av tüfeğinde parmak izi tespit edilemediği, sanığın kullandığı araçta 9 adet 12 kalibre fişek, biri metal ikisi ahşap olmak üzere 3 adet sopa bulunduğu, maktulün kullandığı araçta 4 adet değişik boylarda bıçak tespit edildiği bilgilerine yer verildiği,
    Adana Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından düzenlenen 10.08.2012 tarihli uzmanlık raporunda; suçta kullanılan 0....626 numaralı Huğlu marka 12 numara av fişeği atan, plastik kabzalı, tüp şarjörlü, yivsiz tek namlulu, pompa sistemiyle çalışan av tüfeğinin emniyet ve ateşli tertibatının sağlam ve işler durumda olduğu, mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, olay yerinde bulunan 4 adet kartuşun inceleme konusu av tüfeğinden atıldıkları, av tüfeği ve fişeklerinin 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikteki ateşli silah ve fişeklerden olmadıklarının bildirildiği,
    Aynı laboratuvar tarafından düzenlenen 07.12.2012 tarihli uzmanlık raporunda ise; sanığın sol el avuç içinde; maktulün her iki el üstünde atış artıklarından antimona rastlandığı,...., ... ve ..."e ait svap alma bantlarında atış artığına rastlanmadığı, maktulün gömleğinde tespit edilen 3 cm çapındaki bir adet ateşli silah giriş deliğinin yakın atış sonucu meydana geldiği tespitlerine yer verildiği,
    Maktul hakkında düzenlenen 14.12.2012 tarihli otopsi raporunda; yüzde ve her iki elde çeşitli ebatlarda deri sıyrıkları ile sağ göğüs yan yüzde 3-4. kot seviyesinde etrafında yanık ve is bulunan 1 adet 1,5 cm çapında ateşli silah giriş yarası, sırtta orta hattın hemen sağında 1 adet 2,5x1 cm boyutunda ateşli silah çıkış yarası bulunduğu, tek başına öldürücü nitelikteki bu yaralanmanın bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğu, şahsın ateşli silah yaralanmasına bağlı iç organ yaralanması ile gelişen iç kanama sonucu öldüğünün ifade edildiği,
    Sanık hakkında düzenlenen adli rapora göre; başta 5 cm ebadında kesi, sol göz kenarında deri yaralanması, burun kökünde, sol omuzda ve sırtta ekimoz bulunduğu, saçlı deri sınırında 3x0,1 cm ebadında ciltten açık nedbe dokusunun yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, her iki el 5. parmaktaki hareket kısıtlılığının işlev zayıflaması veya yitirilmesi niteliğinde olmadığı, kanında 46 promil alkol tespit edildiği,
    ... hakkında düzenlenen 02.08.2012 tarihli adli raporda; sağ dirsekte ağrı ve hassasiyet bulunduğu, bu yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu, kanında alkole rastlanmadığı bilgilerine yer verildiği,
    ... ve ... hakkında düzenlenen adli raporlarda ise; darp ve cebir izine rastlanmadığının bildirildiği,
    03.08.2012 tarihli hasar tespit tutanağında; maktulün kullandığı aracın, sağ arka kapı, çamurluk ve aksında meydana gelen maddi zararın 1.200 Lira tutarında olduğunun belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... mahkemede; maktulün eşi olduğunu, olayı görmediğini, şikâyetçi olduğunu,
    İnceleme dışı sanık ... aşamalarda benzer şekilde; Tarsus"ta ikamet ettiğini, sanık ile 1999 yılında tanıştıklarını, sekiz yıl süren gayrîresmi birlikteliklerinden beş yaşında bir çocuklarının olduğunu, sanıkla daha sonra geçimsizlik nedeniyle ayrıldıklarını, çocuğun velayetinin sanığa verildiğini, olay günü çocuğu teslim etmek için sözleştiklerini, arkadaşı olan...."ı arayarak kendisini çarşıya bırakmasını istediğini,...."ın saat 14.00 sıralarında maktul ve ... ile birlikte Tofaş Doğan marka bir araçla geldiğini, çocukla kendisini parka bıraktıklarını, kendi işleri için Adana"ya gittiklerini, kendisinin ise parkta kardeşi ile konuştuğunu, daha sonra çarşıya gidip işlerini hallettiğini, saat 17.00 sıralarında sanığın yanına geldiğini görünce, çocuğu babasına gönderdiğini, kendisinin parktan uzaklaşmaya başladığını, sanığın ise peşinden gelerek konuşmak istediğini söylediğini, “Konuşacak şey yok” demesine rağmen sanığın bu kez sol kolundan tuttuğunu, kurtulmaya çalışırken, arkadaşı...."ın sanığa müdahale ettiğini, sanık ve...."ın birbirlerine girdiklerini, maktul ve ..."in de olay yerine geldiğini, 3-5 dakika süren kavganın etraftakiler tarafından aralandığını, sanıktan uzaklaşıp çocuğunu da alarak arabaya bindiklerini, maktulün direksiyona geçtiğini, hareket edecekleri sırada sanığın kullandığı araçla hızla gelerek bulundukları araca sağ tarafından çarptığını, araçlarının kaldırımla sanığın aracı arasında sıkıştığını, araçtan ilk önce maktulün indiğini, maktulün araçtan inerken eline sopa aldığını, kendisinin kapıyı zorlayarak araçtan indiğinde bir el silah sesi duyduğunu, maktulün vurularak yere düştüğünü,...."ın sanığın üzerine giderek tüfeği almaya çalıştığını, bu sırada tüfeğin bir kez daha ateş aldığını, maktulün elinde bulunan sopayı alarak sanığın omzuna birkaç kez vurduğunu,
    İnceleme dışı sanık ... kollukta; ... ile 2-3 yıl önce internet vasıtasıyla tanıştıklarını, evlenmeyi düşündüklerini, ... ve maktul ..."nin de arkadaşları olduğunu, olay günü Adana"da işleri olduğunu için Mersin"den Adana"ya doğru maktulün kullandığı araçla yola çıktıklarını, yolda ..."ın kendisini telefonla aradığını, çocuğunu sanığa teslim etmesi gerektiğini söyleyince, ..."ı alıp istediği yere bıraktıklarını, daha sonra Adana"ya gittiklerini, işlerini hallederek 18.00 sıralarında Tarsus"a döndüklerini, ..."ın parkta olduğunu söylemesi üzerine parka gittiklerini, ..."ı bir bankta otururken gördüğünü, sanığın gelmesi üzerine ..."ın çocuğu sanığa teslim ederek, park halindeki araca doğru yürümeye başladığını, sanığın uzaklaşan ..."tan durmasını istediğini, durmayınca ..."ın kolunu tuttuğunu, kendisinin müdahale ederek, sanıktan ..."ı bırakmasını istediğini, sanıkla kavgaya tutuştuklarını, etraftakilerin ve arkadaşlarının müdahalesi ile kavganın aralandığını, araçlarına binip hareket edecekleri sırada, sanığın sevk ettiği araçla gelerek bulundukları araca sağ taraftan çarptığını, kapı sıkıştığı için kendisinin araçtan inemediğini, ancak maktulün araçtan sopa alarak ön kapıdan indiğini, sanığın aracının bagajından aldığı av tüfeği ile maktulün üzerine doğru bir el ateş ettiğini, ancak saçmaların maktule isabet etmediğini, maktulün sopa ile sanığın elindeki tüfeğe vurduğunu, sonra namlusundan tutup tüfeği almaya çalıştığını, bu sırada tüfeğin ikinci kez ateş aldığını, maktulün yere düştüğünü, maktul yere düşmeden az önce kendisinin araçtan çıktığını ve sanığın elinden almak için tüfeği tuttuğunu, tüfeğin namlusunu yere doğru çevirdiği sırada tüfeğin iki veya üç kez daha ateş aldığını, kimseye saçma isabet etmediğini, sanığı yere düşürüp boğuştukları sırada ... ve ..."in de araçtan indiklerini, ..."in kavgayı ayırmaya çalıştığını, sanığın elinden tüfeği alıp kenara fırlattığını,
    Cumhuriyet savcılığında ve mahkemede; kazadan sonra araçtan inen maktulün elindeki sopa ile sanığa vurmak için hareketlendiğini, bu sırada sanığın tüfeği bir kez ateşlediğini, bu atışın kaldırıma isabet ettiğini, maktulün sanığın elindeki tüfeği tutup kendisine doğru çekerek almaya çalıştığı sırada tüfeğin ikinci kez ateş aldığını, maktulün vurularak yere düştüğünü, maktul yere düşünce kendisinin sanığın elinden tüfeği almak için silahı tuttuğunu,
    İnceleme dışı sanık ... aşamalarda; Adana"da işlerini hallettikten sonra ..."ı eve bırakmak için 17.30 sıralarında Tarsus"a geldiklerini,...."ın ..."ın yanına gittiğini, kendisinin ise maktul ile parkta bir banka oturduğunu, ..."ı parkta hızla yürürken gördüğünü, sanığın ..."ın peşinden geldiğini,...."ın da sanığı takip ettiğini, tartışma başladığını, ardından yumruklu kavga çıktığını, maktul ile kavgayı ayırmaya gittiklerini, kavganın aralanması ile arabaya bindiklerini, maktulün direksiyona geçtiğini, hareket edecekleri sırada, sanığın kullandığı araçla içinde bulundukları araca sağ tarafından çarptığını, maktulün araçtan aldığı sopa ile aşağı indiğini, kapı sıkıştığı için kendilerinin inemediklerini, arabadan inmeye çalışırken bir el tüfek sesi duyduğunu, araçtan çıkınca, sanığın elinde tüfek gördüğünü, maktul ile sanığın boğuştuklarını, ikinci kez silah sesi duyduğunu, sonra maktulün yere düştüğünü,...."ın sanığın elinden tüfeği almak için sanıkla boğuştuğunu, her ikisinin de yere düştüklerini, bu sırada tüfeğin tekrar ateş aldığını ancak bu atışla kimsenin yaralanmadığını, tüfeği sanığın elinden alması için...."a yardım ettiğini, ..."ın da sopa ile sanığın başına ve sırtına vurduğunu,
    Tanık ... kollukta; olay günü parkta üç erkek şahıs ile bir kadının sanığı darp ettiklerini, çevredekilerin de müdahalesi ile bu kavgayı ayırdıklarını, sanığın daha sonra aracına binerek kendisini darp eden şahısların bulunduğu park halindeki araca çarptığını, sanığın av tüfeğiyle, maktulün ise sopayla araçlarından indiklerini, birbirlerinin üstüne yürüdüklerini, diğer şahısların bu sırada araçta bulunduklarını, sanığın üst üste iki kez ateş ettiğini, maktulün yere düştüğünü, bunun üzerine maktulün indiği araçtaki diğer şahısların da araçtan çıkarak sanığın elinden tüfeği almaya çalıştıklarını, boğuşma sırasında tüfeğin bir kez daha ateş aldığını ancak bu kez kimsenin isabet almadığını, bir kadının elindeki sopayla sanığa vurduğunu, etraftakilerin kavgayı araladığını,
    Mahkemede; maktulün araçtan sopa ile inip inmediğini tam hatırlayamadığını, maktulün sanığın üstüne yürüdüğünü, aralarında en fazla iki metre mesafe bulunduğunu, araçtan inmeleri ile silah sesi arasında 15-20 saniye süre geçtiğini,
    Tanık Hogir Tekin kollukta; sanığın kullandığı Fiat Doblo marka araçla maktulün içinde bulunduğu park halindeki araca çarptığını, maktulün elinde bir sopa ile araçtan indiğini, sanığın da tüfekle araçtan inip maktule doğru, yürüdüğünü ve maktulün önüne doğru yere bir el ateş ettiğini, maktulün kaçmaya başladığını, sanığın maktulü ensesinden yakaladığını, maktulün bu sırada elindeki sopa ile sanığın başına vurduğunu, sanığın tüfeğin namlusunu maktulün karnına dayadığını, maktulün de tek eliyle tüfeğin namlusundan tutarak kurtulmaya çalıştığını, bu sırada tüfeğin ateş aldığını, maktulün yaralanarak yere düştüğünü, maktulün indiği araçtan iki erkek şahısla bir kadının daha çıktığını, bunların sanığa müdahale ederek tüfeği elinden almaya çalıştıklarını, sanığın bunun üzerine bir kez havaya, bir kez de yere doğru ateş ettiğini, daha sonra boğuşma çıktığını, bu üç kişinin yerde sanığı darp ettiklerini, kadının elinde sopa bulunduğunu, sanığın bu kadına, “Senin yüzünden katil oldum, bu olay senin yüzünden oldu” dediğini,
    Mahkemede ise; çarpışmadan sonra aracın içerisinden ilk önce maktulün elinde sopayla inerek,...."la beraber sanığın üzerine yürüdüklerini, maktulün sopayla sanığın başına vurduğunu, bu esnada sanığın tüfeği henüz çıkarmadığını, kendisine vurulunca arabadan tüfeğini aldığını, yaklaşık iki dakika boyunca boğuşma olduğunu, tüfeğin ilk ateş almasında saçmaların yere isabet ettiğini, ikinci atışta maktulün vurulduğunu, olay yerine otuz metre mesafede olduğunu, gördüğü kadarıyla vurulma esnasında sanığın elinin tetikte olduğunu, maktulün tüfeğin namlusunu tuttuğunu,...."ın ise tüfeğin ortasından tuttuğunu, hepsinin tüfeği çekiştirip durduğunu, silah patladıktan sonra ..."ın sopayla sanığa vurduğunu, tanık Erdal"ın sanığın elinden tüfeği aldığını, çelişki nedeniyle sorulması üzerine; olayın üzerinden uzun zaman geçmesi sebebiyle net hatırlayamadığını, ancak yere isabet eden ilk ateşten sonra maktulün kaçmadığını, kovalama olup olmadığını hatırlayamadığını, kolluktaki beyanlarının daha doğru olduğunu,
    Tanık ... kollukta; olay günü parkta iki-üç kişinin sanığı dövdüklerini görünce müdahale ettiğini, darp eden şahıslardan birinin kendisine “Namus meselesi” dediğini, ..."ın ise “Bırakın öldürsünler” diye bağırdığını, kavgayı etrafta bulunanların da yardımıyla araladıklarını, darp edilen sanığın koşarak Fiat Doblo marka aracına binip maktulün bulunduğu araca sağ tarafından çarptığını, şişman iri yapılı bir şahsın araçtan elinde sopa ile indiğini, sanığın da av tüfeği ile araçtan çıktığını, elinde sopa olan şahsın sanığa vurması ile sanığın tüfeği kılıfından çıkararak bir el yere doğru ateş ettiğini, bunun üzerine iki şahsın sanığın üzerine atlayarak tüfeği namlu kısmından tuttuklarını, o sırada tüfeğin ateş aldığını, zayıf ve uzun boylu olan maktulün vurularak yere düştüğünü, maktulün indiği araçtan bir kişinin daha çıktığını, şişman şahısla birlikte sanığın üzerine çullandıklarını, yerde tüfeği almaya çalıştıklarını, bir kadının da sanığın başına sopayla vurmaya başladığını, kendisinin olay yerine giderek sopayı ve tüfeği bunların ellerinden aldığını,
    Mahkemede; darp edilen sanığın aracıyla kendisini döven şahısların bulunduğu arabaya çarptığını, arabadan ilk önce...."ın elinde sopa ile çıktığını, daha sonra maktulün araçtan indiğini,...."ın sanığa doğru yürürken “Sen hâlâ ölmedin mi” diye bağırdığını, sanığın aracından çıktığını, bu sırada...."ın sopa ile sanığa vurduğunu, sanığın bunun üzerine arabasında bulunan kılıf içerisindeki tüfeği aldığını, tüfeği kılıfından çıkarmaya çalıştığını,...."ın bu esnada sanığa vurmaya devam ettiğini, maktulün “Sen hâlâ rahat durmuyor musun” diyerek sanığın yanına geldiğini, sanığın da “Yaklaşmayın” dediğini, bu sırada namlusu yere dönük tüfeğin bir el ateş aldığını,.... ve maktulün sanığın elinden tüfeği almaya çalıştıklarını, araçtan çıkan ... ve ..."in de bu boğuşmaya dahil olduklarını, tüfeğin bir el daha ateş aldığını, maktulün yere düşmesi ile silahın bir kez daha ateş aldığını, bu kez namlunun havaya dönük olduğunu, tüfeğin son kez ateş aldığını, ..."ın...."ın elinden aldığı sopa ile sanığa vurmaya başladığını, tüfeğin tam olarak kimin elinde olduğunu bilmediğini, ama herkesin tüfeği tuttuğunu, kendisinin tüfeği ve sopayı bunların elinden aldığını,
    Tanık ... kollukta ve mahkemede; sanığın 4-5 kişi tarafından darp edildiği ilk kavgayı gördüğünü ancak silahlı kavgaya ilişkin bilgisinin bulunmadığını,
    Tanıklar ... ve ... Cumhuriyet savcılığında; sanığın dört erkek ve bir kadın tarafından darp edildiğini, bu kavganın aralanmasından sonra darp eden şahısların bindikleri araçtan sopalarla çıktıklarını, sanığın da kılıfında bulunan av tüfeği ile kendi aracından indiğini, sopalı şahısların sanığa saldırdıklarını, yaşanan arbede sırasında iki el silah sesi geldiğini, sanığın elinde tüfekle yerde yattığını, diğer şahısların da sanığın üzerine çullandıklarını, ..."ın sanığa sopayla vurduğunu; tanık Cevdet farklı olarak, maktulün tüfeğin namlusundan tuttuğunu, iki el silah sesi geldiğini, maktulün yere düştüğünü, mahkemede ise, birkaç el silah sesi duyduğunu ancak kimin ne şekilde vurulduğunu görmediğini,
    Tanık ... mahkemede; sanığın tüfeği arabanın bagajından çıkarıp iki el havaya ateş ettiğini, “Bana çocuğumu verin” diye bağırdığını, tarafların birbirlerine girdiğini, maktulün silahın namlusundan tuttuğunu, diğerlerinin ise sopayla sanığa vurduklarını,
    Tanık ... Cumhuriyet savcılığında; sanığı parkta 3-4 kişinin darp ettiğini, etraftakilerin kavgayı araladığını, daha sonra sanığın elinde tüfek gördüğünü, üç kişinin bu tüfeği tuttuklarını, bir kadının da sanığa sopa ile vurduğunu, boğuşma sırasında tüfeğin ateş aldığını, sanığın tüfeğin kabzasını tuttuğunu, diğer üç şahsın ise tüfeği namlusundan tuttuklarını, tüfeğin nasıl ateş aldığını görmediğini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... aşamalarda benzer şekilde; ... ile sekiz yıl kadar gayriresmî olarak birlikte yaşadıklarını, bu birliktelikten bir müşterek çocukları olduğunu, mahkeme kararı ile çocuğun velayetinin kendisine verildiğini, karar uyarınca çocuğu temmuz ayının başında ..."a teslim ettiğini, olay günü çocuğu geri alması gerektiğini, ..."la kararlaştırdıkları şekilde aracıyla oğlunu teslim alacağı parka gittiğini, kendisinden hızla uzaklaşan ..."ı yürüyerek takip ettiği sırada, sonradan ismini öğrendiği...."ın “Bu kadına niye karışıyorsun” demesi üzerine, kendisinin de “Çocuğumun annesi” diye cevap verdiğini, kalabalık bir grubun üzerine çullandığını, ..."ın bu arada “Vurun, başını ezin, kalbine bıçak sokun” diyerek bağırdığını, şahısların kendisini tekme tokat ve ellerine geçirdikleri nesnelerle darp etmeye başladıklarını, bu kişilerin elinden zor kurtulduğunu, aracına gittiğini, maktulün kullandığı aracın aniden belirmesi üzerine araca istemeden çarptığını, çarpmadan sonra aracın dört kapısının açıldığını, ... ile net hatırlayamadığı sayıda erkeğin araçtan indiğini, kendisinin de aracından çıktığını, şahısların kendisine saldırdıklarını, bunun üzerine ruhsatlı tüfeğini araçtan alıp kendisine saldıran kişilere yönelttiğini, şahısların bir ara üzerine çullanıp kendisini yere düşürdüklerini, sopalarla kafasına ve vücuduna vurduklarını, ..."ın da sopa ile vurup bir yandan da “Başını ezin” şeklinde sözler söylediğini, sonra bayıldığını, yere düşerken bir el tüfek sesi duyduğunu, başka bir şey hatırlamadığını savunmuştur.
    Uyuşmazlık konularının sırasıyla ele alınmasında yarar bulunmaktadır.
    1- Sanığın eyleminin, kasten öldürme suçunu mu yoksa bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu mu oluşturduğu;
    5237 sayılı TCK"nun "Kast" başlıklı 21. maddesi; "(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
    (2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir" şeklinde düzenlenerek, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast tanımlanmıştır.
    Buna göre, doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi halinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlemiş olduğu fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi halinde olası kast söz konusu olacaktır.
    Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
    Olası kastı doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp, muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama, büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve "olursa olsun" düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kastta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.
    5237 sayılı TCK"nun hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde "kanunda tanımlanmış haksızlık" olarak ifade edilen suç; kural olarak ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hallerde ise taksirle de işlenebilir. İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK"nun 22/2. maddesinde taksir; "dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir" şeklinde tanımlanmıştır.
    Taksirli suçlarda, gerek icrai, gerekse ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmektedir. İradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi, öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi halinde de failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir.
    Sonucun gerçekleşmesinde mağdurun taksirli davranışının da etkisinin olması halinde, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum, failin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, taksirin niteliğini de değiştirmeyecektir. Türk Ceza Kanununda kusurun derecelendirilmesi suretiyle herhangi bir ceza indirimi söz konusu olmadığından, bu hal ancak temel cezanın tayininde dikkate alınabilecektir.
    Türk Ceza Kanununda taksir; "basit" ve "bilinçli" taksir olarak ikili bir ayrıma tâbi tutulmuş, 22. maddesinin üçüncü fıkrasında bilinçli taksir; "kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi" şeklinde tanımlanmış, bu halde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı öngörülmüştür.
    Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırdedici ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir halinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.
    Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hali, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hali ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
    Türk Ceza Kanununun 21. maddesinin ikinci fıkrasında; "kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi" şeklinde tanımlanıp başkaca ayırıcı unsura yer verilmeyen olası kast ile aynı kanunun 22. maddesinin üçüncü fıkrasında; "kişinin, öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır" biçiminde tanımlanan bilinçli taksirin karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, kanun koyucu da madde metninde yer vermediği "kabullenme" ölçüsünü aynı maddenin gerekçesinde; "olası kast halinde suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir, diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir" şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak kıstası ortaya koymuştur.
    Kast, olası kast, bilinçli taksir ve taksir arasındaki ilişkiyi kısaca özetlemek gerekirse; gerçekleşmesi muhakkak görünen neticenin failce bilinmesi ve istenmesi halinde doğrudan kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmek suretiyle sonucun meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir, öngörülebilir neticenin objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmiş olması nedeniyle öngörülmediği hallerde ise basit taksir söz konusu olacaktır.

    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Olay günü sanığın, velayeti kendisine verilen oğlunu, geçmişte gayriresmî birliktelik yaşadığı ..."tan teslim almak üzere gittiği Tarsus ilçe merkezindeki parkta ... ile tartışmaya başladığı, tartışmaya ..."ın arkadaşı...."ın müdahale etmesi üzerine çıkan kavgada,...., ..., ... ve maktulün sanığı darp ederek yaraladıkları, kavganın aralanmasından sonra tarafların araçlarına bindikleri, sanığın sevk ve idaresindeki arabası ile maktulün direksiyonuna geçtiği aracın sağ tarafına kasten çarptığı, araçtan aldığı sopa ile dışarı çıkan maktulün, tüfekle araçtan inen sanığın koluna vurduğu, sanığın bunun üzerine önce yere doğru bir el ateş ettiği, maktulle mücadelesi sırasında namlunun maktulün göğsüne dayandığını gördüğü halde, tetiğe basıp tüfeğini ateşleyerek maktulü öldürdüğü olayda; sanığın ölüm sonucunu bilerek ve isteyerek eylemini gerçekleştirdiğinin, diğer bir anlatımla öldürme kastıyla hareket ettiğinin anlaşılması karşısında, kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Belirtilen nedenlerle, bu uyuşmazlık yönünden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    2- Sanığın eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi karşısında; haksız tahrik nedeniyle indirim yapılırken, uygulanan indirim oranının isabetli olup olmadığı;
    TCK"nun 29. maddesinde haksız tahrik; "Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
    Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu halde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik halinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
    Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için;
    a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
    b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
    c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
    d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, 765 sayılı Kanunda yer alan "ağır tahrik – hafif tahrik" ayırımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesine etkisi göz önüne alınarak, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
    Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları gözönüne alınıp değerlendirilmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanığın, velayeti kendisine verilen oğlunu teslim almak üzere gittiği parkta meydana gelen kavgada,...., ..., ... ve maktul tarafından darp edilerek yaralandığı, kavganın aralanmasından sonra tarafların araçlarına bindikleri, sanığın sevk ve idaresindeki arabası ile maktulün direksiyonuna geçtiği aracın sağ tarafına kasten çarptığı, araçtan aldığı sopa ile dışarı çıkan maktulün, tüfekle araçtan inen sanığın koluna vurduğu, sanığın bunun üzerine tüfekle ateş ederek maktulü öldürdüğü olayda; maktulden sanığa yönelen haksız hareketler ile olayın gelişim biçimi ve etki-tepki durumu birlikte değerlendirildiğinde, haksız tahrikin ulaştığı boyuta göre, yerel mahkemece sanık hakkında TCK’nun 29. maddesi uygulanırken, müebbet hapis cezasının 15 yıla indirilmesinin adil ve yerinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı, bu uyuşmazlık yönünden de isabetli değildir.
    Sonuç olarak, her iki uyuşmazlık yönünden de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının her iki uyuşmazlık yönünden de REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.01.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi