13. Hukuk Dairesi 2018/772 E. , 2019/7662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinın kararının davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine davacı ... vekili avukat ...ile temyiz eden ... vekili avukat ...ın huzuru ile duruşma yapılıp temyiz isteminin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Asıl ve birleşen davada davacı, hizmet alım satım sözleşmesi gereğince davalı kuruma teslim edilen faturalardan mutabakat faizi kesintisi adı altında kesinti yapıldığını, yapılan bu kesintinin haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek, asıl davada 149.606,88 TL, birleşen davada 100.000 kesintisinin davalı kurumdan tahsilini istemiştir.
Davalı, asıl dava ve birleşen davanın reddini dilemiştir.
Yerel mahkemece, SGK nın davacıdan yaptığı faiz tahsilatının hukuka aykırı olduğunun bilirkişi raporları ile tespit edildiği, yapılan faiz kesintesinin iade edilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; davalının istinaf talebi üzerine BAM ilgili dairesince "Dosya kapsamına göre, SUT"a aykırı fatura düzenlendiği sabit olduğundan her iki dava konusu olaylarda davacı kusurludur. Bu nedenle, 6098 sayılı TBK m. 117/2 ve 818 sayılı BK m. 63 uyarınca borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bugünün geçmesi ile haksız fiilde fiilin işlendiği sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur hükmü uyarınca, sebepsiz zenginleşme tarihinde temerrüt oluşmuştur ve dolayısıyla faiz istenebilir. Bu nedenle, davalının ödemiş olduğu avanslardan dolayı, SUT"a aykırı fatura düzenlenmesi nedeniyle davacı sebepsiz zenginleştiğinden, davalı tarafından yapılan avans ödemelerine faiz istenmesi yönündeki işlem usul ve yasaya uygundur. Ancak davalı kurum da davacının düzenlemiş bulunduğu faturaları süresinde incelemediğinden zararın artmasına neden olmuştur. Bu durumda, yani faturaları süresinde incelemediğinden, davalı kurumun da müteferrik kusuru bulunmaktadır. Olayın oluşuna göre, zararın artmasına neden olduğundan Dairemizce davalının %30 oranında, SUT"a aykırı fatura düzenlediğinden davacının ise %70 oranında kusurlu olduğunun kabul edilmesine " gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl dava yönünden; davanın kısmen kabulüne, 29.779,22 TL"nin 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen dava yönünden; ıslah edilmiş haliyle kısmen kabulü ile 40.270,25 TL"nin dava tarihinden (05/03/2015) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava; davacı sağlık kuruluşunun davalı kurum nezdinde doğan alacağından asıl davada 2008-2009 , birleşen dava da 2012,2013,2014 dönemi için davalı kuruma fatura edilen miktara karşılık avans ödemesi yapıldıktan sonra taraflar arasında varılan mutabakat gereği tahsil edilecek alacağın ortaya çıkması üzerine oluşan ve avans ile birlikte davacı sağlık kuruluşuna ödenen miktar için tahakkuk ettirilen faiz kesintisinin iadesi istemine ilişkindir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 97. maddesinin 7. bendinde 3 aylık süre içinde avans hesabının kapatılacağının düzenlendiği, fatura inceleme ve avans ödeme koşullarının mevzuat ile belirlendiği ancak belirtilen sürenin üzerinde mutabakatın sonuçlandırıldığı, faiz kesintisi uygulanmasının yasal dayanağının olmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle davalı kurumca yapılan kesintilerin yasal dayananağının olmadığı ve iadesi gerektiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile her iki tarafında kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 25/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.