4. Hukuk Dairesi 2020/1738 E. , 2021/370 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 21/10/2016 gününde verilen dilekçe ile 6098 sayılı TBK"nın 19. maddesi uyarınca muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 22/02/2019 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 18/06/2019 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 02/02/2021 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi. Karşı taraftan davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, TBK"nın 19. maddesi uyarınca muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalı ... Aydın ile davacının 2013 yılında evlendiklerini, evlilik birliği devam ederken tarafların yaptıkları birikimlerini değerlendirmek amacıyla dava konusu 1249 ada 26 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazın satın alındığını, 128.000,00 TL bedelle satın alınan taşınmazın tarafların ortak birikimleri, davacının babası ... adına çekilen kredi ve davacının ninesinden alınan borç ile davalı eş adına çekilen kredi ile satın alındığını, davacının eşine olan güveni ve kredinin de eşi tarafından çekilmiş olması nedeniyle gayrımenkulün davalı eşinin üzerine olmasının bizzat davacı tarafından istendiğini, sonrasında davacı ve davalı arasında geçimsizliklerin baş göstermesi üzerine davalı ... Aydın"ın 12/06/2015 tarihinde müşterek evi terkettiğini, ayrılma kararı alan tarafların satın alınan arsa konusunda anlaşmazlığa düşmeleri nedeniyle anlaşmalı olarak boşanamadıklarını ve ayrı oldukları dönemde davalı eş Aysun Aydın tarafından dava konusu taşınmazın 21/10/2015 tarihinde diğer davalıya 42.000,00 TL bedelle devredildiğini, davalılar arasında yapılan satışın boşanma davasında davalı ... Aydın ile davacı taraf arasında mal ayrılığı davasında iş bu davaya konu taşınmazın paylaşıma tabi tutulmasını önlemek amacıyla gerçeği yansıtmayan ve mal kaçırmak amacıyla yapılmış muvazaalı bir satış olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazın davalı ... üzerine olan tapu kaydının iptali ile diğer davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili; davacı iddialarının tamamen mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu, davalılar arasında hiçbir akrabalık bağı bulunmadığını, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içerisinde davacının isteği üzerine satın alındığını ve davacı eşin taşınmazın alınmasında hiçbir katkısının bulunmadığını, ayrı olarak yaşadıkları dönemde maaşının büyük kısmının kredi ödemelerine kesilmesi üzerine maddi sıkıntılar nedeniyle emlakçı vasıtasıyla taşınmazı sattığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince; davacı tarafından ileri sürülen dava konusu taşınmazın davalı ile ortak birikimleri, ailesinden alınan borç ve davalı eşi tarafından çekilen kredi ile alındığı iddiasının ispatlanamadığı, tamamen kendi rızaları ile davalı adına tescili sağlanan taşınmaz satışının sonrasında muvazaa nedeniyle iptal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın devir tarihindeki değeri ile davalılar arasında taşınmazın satış bedeli arasında belirlenen fahiş farkın başlı başına muvazaa olgusunu kanıtlamadığı, bunun yanısıra davalıların aynı vekil ile temsil edilmelerinin davalılar arasında önceye dayalı bir tanışıklık olduğu yönünde değerlendirilmesinin olanaklı olmadığı ve davacı tarafın muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden; davacı ve davalı taraf arasında evlilik birliği devam ederken 28/08/2014 tarihinde 29.000,00 TL bedelle satın alınan dava konusu taşınmazın, 22/10/2015 tarihinde 42.000,00 TL bedel ile diğer davalıya satış suretiyle devredildiği, dosya arasına alınan 11/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; taşınmazın devir tarihi olan 21/10/2015 tarihi itibariyle değerinin 123.008,00 TL olarak tespit edildiği, bilirkişi raporunda ayrıca davacının babası ... tarafından dava konusu taşınmazın alınmasından bir gün önce 27/08/2014 tarihinde Vakıfbank"dan 16.500,00 TL tutarında kredi çekildiği ve davalı ... Aydın tarafından yine 27/08/2014 tarihinde 50.000,00 tutarında kredi çekildiği, davacının, birikim ve ortak paraya, ninesinden alındığını belirttiği borca ve davalının düğün takılarına ilişkin olarak dosya kapsamında herhangi bir belgeye rastlanmadığı; sonuç olarak dava konusu taşınmazın, davalının kullandığı 50.000,00 TL"lik kredi, davacı ile davalının ortak paraları ve davacının basasının kullandığı 16.500,00 TL tutarındaki kredi ile alınmış olabileceği yönünde rapor düzenlediği, davacı tarafından davalı eşi aleyhine İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi"nin 2015/970 esas ve 2016/908 karar sayılı dosyasında 11/12/2015 tarihinde boşanma davası açıldığı, davalı eş tarafından davacı eşi aleyhine 04/01/2016 tarihinde karşı boşanma davası açıldığı ve 13/12/2016 tarihinde verilen karar ile tarafların eşit kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verildiği, ayrıca davacı eş tarafından davalı aleyhine mal rejiminin tasfiyesi istemiyle 01/03/2017 tarihinde dava açıldığı ve yargılamanın halen devam ettiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davacı ile davalılardan... arasındaki evlilik birliği devam ederken satın alınan dava konusu taşınmazın, davacı ile davalı arasında yaşanan geçimsizlik sonrası ayrı yaşamaya başladıkları altı aylık dönem içerisinde ve boşanma davası açılmadan yaklaşık bir buçuk ay önce 22/10/2015 tarihinde, taşınmazın devir tarihinde belirlenen gerçek bedelinin altında diğer davalı ..."ya satıldığı ve sonrasında boşanma davası açıldığı gözetildiğinde davalılar arasındaki satışın, muvazaalı olduğunun kabulü gerekirken açıklanan yönler gözetilmeksizin yukarıda anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle bölge adliye mahkemesinin davacının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve davacı yararına takdir olunan 3.050,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan hacın istek halinde geri verilmesine 02/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi