16. Hukuk Dairesi 2015/4545 E. , 2016/5533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Öncelikle dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının, fotoplan, fotometrik, fotogrametrik paftaların, komşu parselleri gösterir biçimde kadastro paftasının onaylı örneğinin ilgili yerlerden getirtilerek dosyasına konulması, taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri için süre verilmesi, çekişmeli taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının belirlenmesi için "kıyı kenar çizgisinin" saptanması, nizalı taşınmazın bulunduğu bölgede idari yönden tespit edilmiş ve yöntemince kesinleştirilmiş kıyı kenar çizgisi olup olmadığının araştırılması, idari yönden tespit edilmiş kıyı kenar çizgisi olmadığı takdirde üç ...oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla belirlenmesi ve belirlenen bu çizginin harita mühendisi veya tapu fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisinde infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde işaretlenmesi, taşınmazın ırmak yatağı ya da tarım arazisi olup olmadığı ile niteliğinin kesin olarak saptanması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14.maddesi hükmüne göre belgesiz araştırması yapılması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının açtığı davanın kısmen kabulüne, 19.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 14.745,60 metrekare kısmın tarla vasfıyla, (B) harfi ile gösterilen 4.945,85 metrekare kısmın kavaklık vasfıyla son parsel numarası verilerek davacı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ... yönünden zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, 19.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 14.745,60 metrekare kısmın tarla vasfıyla, (B) harfi ile gösterilen 4.945,85 metrekare kısmın kavaklık vasfıyla davacı adına tesciline karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu"nun 713. maddesi gereğince tescil davalarında husumet, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisine yöneltilmelidir. Somut olayda, husumet Hazineye yöneltilmiş, Kalın Belediye Başkanlığı"nın da ilgili kamu tüzel kişisi olarak davada taraf olarak yer alması gerektiği gözden kaçırılmıştır. O halde, mahkemece öncelikle dava, Kalın Belediye Başkanlığına usulüne uygun davetiye ile bildirilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Ayrıca, Mahkeme tarafından önceki tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma sonrası yapılan araştırma sonucu, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede idari yönden tespit edilmiş ve yöntemince kesinleştirilmiş kıyı kenar çizgisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Önceki tarihli bozma ilamında; idari yönden tespit edilmiş ve yöntemince kesinleştirilmiş kıyı kenar çizgisi bulunmadığı takdirde, üç jeologdan oluşturulacak bilirkişi kurulu ve fen memuru aracılığıyla belirlenmesi ve belirlenen bu çizginin fen bilirkişinin krokisinde infazda kuşkuya yer bırakmayacak şekilde işaretlenmesi gerektiği belirtilmesine rağmen bozma sonrasında yapılan keşifte... bilirkişi bulundurulmamış ve kıyı kenar çizgisi belirtilen yöntemle işaretlenmemiştir. Bunun yanı sıra, mahkemenin önceki tarihli hükmüyle, 06.07.2012 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 4.106,982 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 11.549,312 metrekare kısım yönünden davanın kabulü ile davacı adına tesciline, (D) harfi ile gösterilen 3.222,540 metrekare kısım yönünden ise davanın reddine karar verildiği ve reddedilen kısma yönelik hüküm kesinleştiği halde mahkemece bu yön göz ardı edilerek, reddedilip kesinleşen kısımla ilgili yeniden davacı adına tesciline yönelik hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, ilk hükmün eki olan 06.07.2012 tarihli fen bilirkişi raporu ile son hükmün eki olan 19.12.2014 tarihli fen bilirkişi raporlarında gösterilen yerler kroki üzerinde çakıştırılmadan ilk raporda (D) harfi ile gösterilen ve reddedilerek kesinleşen taşınmaz bölümünün son raporda hangi bölüme tekabül ettiği netleştirilmeden bu kısım yönünden kabul kararı verilmesi isabetsizdir. Aynı şekilde ilk raporda (B) ve (C) ile gösterilen kısımların son raporda hangi bölüme tekabül ettiği belirlenerek bu bölüm yönünden, belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.