16. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3175 Karar No: 2016/5502 Karar Tarihi: 12.05.2016
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/3175 Esas 2016/5502 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2016/3175 E. , 2016/5502 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında .... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 7 parsel sayılı 13.354,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... oğlu ...., .... oğlu ....."ün zilyet ve tasarrufunda olduğu zilyetlik şartlarının oluşmaması ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; karar usul ve yasaya uygun değildir; gerekçeli kararda ve dava konusu 107 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tutanak aslının üzerinde bu parselin Kadastro Mahkemesinin 2013/59 Esas sayılı dosyasında da dava konusu edildiği belirtilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca, kadastro hakimi taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak; doğru, uygulanabilir, açık ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte hüküm kurmakla yükümlüdür. Aynı taşınmaz hakkında birbirinden farklı hükümler kurulması halinde infazda şüphe ve tereddüt oluşacağı, amaçlanan tapu sicilinin tesis edilemeyeceği açıktır. Bu nedenle, Kadastro Mahkemelerinde, aynı kadastro parseli hakkında açılan davaların birlikte görülmesinde zorunluluk vardır. Hal böyle olunca, mahkemece aynı taşınmaza ilişkin bulunan davaların HMK"nın 166 ve devamı maddeleri gereğince birleştirilmesine karar vermek gerekirken, ayrı ayrı yargılamaya devam edilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.