14. Hukuk Dairesi 2010/2825 E. , 2010/3788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 03.10.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, miras bırakanı ...’ya ait 1373 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında “ ...” yazılı soyadının “...", “...” yazılı anne adının “ Habibe” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Sicil Müdürlüğü de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Yapılan araştırma ve soruşturma hüküm kurmaya yeterli değildir. Dosya içinde bulunan delillerden dava konusu 1373 ada 8 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonuçu tescil edildiği ve imar uygulamasından önceki parsel numarasının 746 ada 2 parsel olduğu anlaşılmaktadır. Mülkiyet nakline yol açmamak için tespit tutanağı ve varsa dayanakları getirtildikten sonra yukarıda açıklanan yöntem izlenmek suretiyle araştırma ve soruşturma yapılmak suretiyle tapu kayıt maliki ile davacının miras bırakanının aynı kişi olup olmadığı kesin olarak saptanmak suretiyle karar verilmelidir.
Eksik araştırma ve soruşturma ile davanın kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
Kabule göre de; “Mülkiyet hakkının tescili” başlıklı Tapu Sicil Tüzüğünün 25. maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasından ibarettir. Görülüyor ki; bunların arasında malikin doğum tarihi anne adı yer almamıştır. Dolayısıyla tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgilerinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez. Şayet tapunun tesciline dayanak yapılan işlemde düzeltmeyi gerektirir bir hata yapılmışsa, bu hata tüzüğün 87. maddesi uyarınca ilgilisinin başvurusu üzerine o maddedeki konular araştırılarak idarece düzeltilmelidir. Kadastro tespitleri sırasında yapılan yanlışlıklardan olan anne adının düzeltilmesi isteminin reddi yerine kabulü de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 06.04.2010 tarihinde oy birliği ile karar verildi.