2. Hukuk Dairesi 2014/414 E. , 2014/1958 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına-kısmen onanmasına dair Dairemizin 17.09.2013 gün ve 21108-21067 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere, özellikle ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/307 esas ve 2012/733 karar sayılı kararı ile davacı kocanın haberleşmenin gizliliğini ihlal ile şantajda bulunduğuna ilişkin mahkumiyetine yeterli ve her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delilin elde edilmediğinin belirlendiği gibi karar düzeltmeye konu dava dosyasında tehdit ve şantaj konusunda başka bir delil de bulunmadığının anlaşılmış bulunmasına göre, tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteklerinin REDDİNE, aynı kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle de; ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da, idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, bu yolla hesaplanan 219.00"ar TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 52.40"ar TL. ilam harcının karar düzeltme talebinde bulunana yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi.06.02.2014 (Prş.)
(Muhalif) (Muhalif)
.../...
-2-
KARŞI OY YAZISI
Davalı- davacı (kadın)’ın karar düzeltme talebinin, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440"ncı maddesinde yer alan sebeplerin hiç birine uygun olmadığından reddi doğru ise de, davacı- davalı (koca)’nın boşanmaya sebep olan olaylarda, diğer tarafa göre daha fazla kusurlu olduğunu kabule yeterli delil bulunmamaktadır. Mahkemece, tarafların “eşit kusurlu” kabul edilmeleri dosya kapsamına ve toplanan delillere uygundur. Bu sebeple, kocanın bu yöne ilişkin karar düzeltme talebi haklı ve yerinde olup, kabulü ile, temyiz incelemesine ilişkin Dairemiz ilamının birinci bendindeki bozma sebebinin kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına bu yönden katılmıyorum.
KARŞI OY YAZISI
Taraflar arasında birleştirilerek görülmekte olan boşanma davasında, davacı-davalı (koca) tarafından mahkemeye delil olarak sunulan, davalı-davacıya (kadın) ait ses kayıtlarına ilişkin CD.’lerin, davalı-davacının “özel hayatının gizliliği” ihlal edilmek suretiyle hukuka aykırı yolla elde edildiği, bu nedenle delil olarak kullanılamayacağı ileri sürülmüş; mahkeme ve sayın çoğunluk tarafından da bu şekilde elde edilen delilin değerlendirilebileceği kabul edilmiştir.
Sunulan delil, davalı-davacının, davalı-davacı eşine hediye ettiği bir cep telefonuna “casus proğram” yükleyerek yaptığı konuşmaların onun rızası dışında kaydedilmesi suretiyle elde edilmiştir. Davacı-davalı tarafından bu şekilde elde edilen delil hukuka aykırı elde edilmiş delil niteliğindedir.
Davalı-davacı, kayıt altına alınan konuşmaların kendisine ait olmadığına ilişkin bir iddia ileri sürmemekte, bu delilin özel hayatının gizliliği ihlal edilerek hukuka aykırı şekilde elde edildiğini belirterek karşı çıkmaktadır.
Davalının şikayeti üzerine, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/5886 soruşturma sayılı evrakı üzerinden yapılan soruşturma sonucunda; davacının, davalı eşine hediye ettiği bir cep telefonuna “casus proğram” yükleyip konuşmalarını kaydetmek suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle 5237 sayılı TCK"nun 132/1-ilk cümle ve 53-1-a, b, c, d ve e bentleri gereğince davacı hakkında kamu davası açılmıştır.
“Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.” (HMK. Mad. 189/2) “Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.” (HMK. md.189/4)
Bir delilin elde edilişi, kişilerin Anayasa ile tanınmış haklarının ihlali suretiyle gerçekleşmiş ise, onun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin kabulü gerekir ve değerlendirilemez. Kaldı ki somut olayda ibraz edilen delil suç işlenerek elde edilmiştir. Delilin elde edilişinde hukuka uygunluk nedenleri varsa, o zaman kanuna aykırılık ortadan kalkar. Ne var ki somut olayda bu anlamda bir hukuka uygunluk sebebi de bulunmamaktadır.
Anayasaya göre; herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Anayasa m.20/1)
Eşlerden birinin, özel yaşamı, evlilikle bir araya geldiği ve birlikte yaşadığı hayat arkadaşı olan diğer eşi de en az kendisininki kadar yakından ilgilendirir. Ancak bu durum bile eşlerden her birinin birey olarak Anayasa tarafından koruma altına alınan temel haklarının diğer eş tarafından sınırlandırılması veya sınırlandırılabileceği anlamına gelmez. Bireyin Anayasa tarafından koruma altına alınan temel hakları ailenin korunmasından önce gelir ve korunur. Bireyin temel haklarının diğer bireylere, eşine ve hatta devlete karşı korunması esastır. Bu nedenle evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülük alanlarında bile, eşlerin her birinin ayrı ayrı özel yaşam alanları vardır ve bu alanlar Anayasa tarafından koruma altına alınmıştır. Ailenin evliliğin yasal yükümlülükler alanı kapsamında ortak bir
.../...
-3-
2014/414 2014/1958
özel hayatı varsada bu ortak alan ancak diğer eşin izin verdiği ölçüde vardır. Aile bireylerinden birisinin bu alandaki ortak alanı kabul etmemesi bir başka deyişle diğer eşe bu alanı kapatmasının yaptırımı, diğer eşe Anayasaya aykırı olarak bu ortak alana müdahale hakkı vermez. Bu durum ancak bir boşanma sebebi olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak Hukuka aykırı şekilde elde edilen delilin değerlendirilmesi ve hükme esas alınması Anayasa ve HMK"nun 189/3. maddesine aykırılık oluşturur.
Bu sebeplerle davacı-davalı (koca)"nın hukuka aykırı şekilde elde ettiği delilin hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle davalı-davacı (kadın)"ın karar düzeltme talebinin kabulüyle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.