3. Hukuk Dairesi 2020/6447 E. , 2021/8126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18.HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların bir dönem Türkiye"de, halen Suudi Arabistan"da turizm, yatırım vb amaçlarla çalışan şirketin ortağı olduklarını, davalıya 1 milyon Suudi Arabistan Riyali verdiğini, bu para ile Suudi Arabistan"da 327,200 m2 lik yer satın alındığını, taşınmazın satılır satılmaz kârıyla birlikte davacıya verileceğinin senetle taahhüt edildiğini, paranın ödenmesi için ihtarname keşide edilmesine rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, alacağının ihtar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; Türkiye"de ikametgahının bulunmadığını, davaya konu belgenin Arabistan"da Arapça olarak düzenlendiğini, belgede bedelin Riyal olarak belirtildiğini, arazinin Cidde"de olduğu değerlendirildiğinde Türk Mahkemelerinin yetkisinin ve Türk Hukukunun uygulanmasının doğru olmadığını, Cidde şehrinde bulunan 327.200 m2 lik arsa yatırımı için davacının katılım payı olarak 1 milyon Riyal verdiğini ve geri ödenmesinin taşınmazın satışına bağlandığını, taşınmazın henüz satılmadığından şartın gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacı tarafından davalıya verilen 1.000.000 Suudi Arabistan Riyalinin Cidde"de satın alınacak 327,200 m2"lik arazinin alımı için verildiği, söz konusu arazinin satışı halinde ana para ve tahakkuk edecek kârın davacıya verileceğinin kararlaştırıldığı, dava konusu Cidde"de bulunan arsanın satıldığının ispat edilemediği, borcun arsanın satımı şartına bağlı olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ortada muaccel bir borcun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının dava dilekçesinde, davalının 1.000.000 Riyal borcu olduğunu kabul ettiğini, verilen belgenin senet olduğunu ileri sürerek alacağın tahsilini talep ettiği, yargılama ve istinaf aşamasında ise taşınmazın satıldığı, bu sebeple bedelin ve kârın iadesini istediğini bildirldiğini, ancak taşınmazın satılıp satılmadığı hususunda davacı tarafından mahkemeye tapu bilgileri verilmediğinden taşınmazın akibetiyle ilgili olarak araştırma yapılamadığı, her ne kadar davacı konsolosluk vasıtasıyla taşınmazın satılıp satılmadığının araştırılmasını istemiş ise de, tapu bilgileri olmadan bu araştırma yapılamayacağı, davacının davasını ispatla mükellef olduğu, dava ispat edilemediğinden davanın reddi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davaya konu belgede; davacı tarafından davalıya 1.000.000 Riyal verildiği, bu paranın Suudi Arabistan"ın Cidde şehrinde 372.200 m2 lik arazi alımı için kullanıldığı, alınan taşınmazın satımı gerçekleşir gerçekleşmez ana para ve kâr payı ile davacı hesabına yatırılacağı konusunda tarafların anlaştıkları görülmektedir.
Davalı tarafça, davaya konu belge altındaki imza inkar edilmediği gibi Suudi Arabistan"ın Cidde şehrinde arsa alımı için davacının 1 milyon Riyal verdiği, arsanın alındığı, satımı gerçekleşir gerçekleşmez ana para ve kâr payı ile davacı hesabına yatırılacağı ancak gayrimenkulün henüz başkasına satılmadığı kabul edilmiştir. Bu durumda, belgede kararlaştırılan şartın (taşınmazın satıldığına ilişkin) gerçekleşip gerçekleşmediğini ispat yükü davalı tarafa geçmiştir.
O halde ilk derece mahkemesince; ispat yükünün davalıda olduğu kabul edilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının dava konusu taşınmazın tapu bilgilerini sunamadığı, arsanın satıldığını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 09/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.