Esas No: 2007/8425
Karar No: 2008/617
Karar Tarihi: 06.02.2008
Çekte Temsil - Karşılıksız Çek - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2007/8425 Esas 2008/617 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Levent Ö. mahkum edilmiştir çünkü karşılıksız çek ve sahtecilik suçlarını işlemiştir. Ancak Yargıtay, sahtecilik suçunda kastın zarar verme bilincine ve iradesine dayandığına dikkat çekerek, mağdurun önceden verdiği rıza üzerine fail başkasının imzasını taklit ettiğinde zarar verme bilinci bulunmadığını vurgulamıştır. Ancak rıza varlığı doğru şekilde açıklanmadıkça, suç kastı yok sayılamaz. Rıza, zımni olarak da olabilir. Karar, önceden verilmiş rıza üzerine dayanıldığında, suç kastının varlığı kabul edilemez. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-f maddesi, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 8. maddesi ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 321. maddesi (mülga).
11. Ceza Dairesi 2007/8425 E., 2008/617 K.
11. Ceza Dairesi 2007/8425 E., 2008/617 K.
- ÇEKTE TEMSİL
- KARŞILIKSIZ ÇEK
- 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 158 ]
- 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
- 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 321 ]
"İçtihat Metni"
Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanık Levent Ö"in yapılan yargılaması sonunda: 765 Sayılı TCK. nun 342/1, 5237 S.K. nun 158/1-f maddeleri gereğince mahkûmiyetine dair İZMİR 7. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.05.2007 gün ve 2005/17 Esas, 2007/197 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay"ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C. Başsavcılığı"nın bozma isteyen 28.10.2007 tarihli tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
Belgelerde sahtekarlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.
Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Yargıtay"ın duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.
Bu genel açıklamalardan sonra olaya bakıldığında; P Telekominikasyon Elekt. San.Tic. Ltd. şirketinin suç tarihinde yetkilisi olan Cumhur İ"ın yanında çalışıp onun sözlü talimatıyla imzaladığı çekler olduğunu savunması, şirket yetkilisi Cumhur İ"ın, karşılıksız çek düzenlemek suçundan açılan davayı görüp beraatine karar veren İ 6. Asliye Ceza Mahkemesinde verdiği "yetkili benim ancak başka şirket çalışanı bu çekleri keşide etmiş olabilir" şeklindeki ifadesi karşısında şirket yetkilisi Cumhur İ"ın celbiyle sanığa çek keşide etmesi konusunda talimatı olup olmadığı varsa suça konu çeklerin bu talimat çerçevesinde keşide edilip edilmediğinin sorulması,sanık müdafii tarafından 21.11.2001 tarihli dilekçesinde bu konuyla ilgili bilgileri olduğunu belirttiği tanıkların da dinlenmesi,ayrıca dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak ta suça konu çeklerin arka tarafında cirosu bulunan Murat D da dinlenerek gerek sanığın şirketiyle gerekse katılan şirketle ticari ilişkileri ve suça konu çekleri kimden, niçin alındığının ve ödememe sebebinin sorulması,bu çeklerle ilgili takibin yapıldığı İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2001/4954 sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.