14. Hukuk Dairesi 2018/323 E. , 2020/2386 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.11.2009 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 24.03.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu 12 parsel sayılı taşınmaza, komşu 13 parsel sahibi davalı tarafından emsallere aykırı şekilde duvar yapılarak taşınmazını kullanımının engellendiğini yine komşu 10 parsel maliki davalı tarafından deniz kıyısına giden Kadastro yolunun tel örgü ile kapatıldığını ileri sürüp, elatmanın önlenmesi, duvarın yıkılması ve yolun açılması isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ... açısından husumet yokluğundan davanın reddine, davalı ... açısından komşuluk hukuku bakımından davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı davalı ... vekili temyiz etmiş, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05/12/2011 tarih, 2011/10468 Esas - 2011/12224 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 119 ada 12 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinde davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmazın, yargılama aşamasında, 25.11.2014 tarihinde davacı tarafından dava dışı ...’na satış suretiyle temlik edildiği sabittir.
Hemen belirtmek gerekir ki; dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı HMK"nin 125. maddesinde de, dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK"nin 125/2. maddesi "Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. " şeklindedir.
O halde mahkemece yapılacak iş, çekişmeli taşınmazın devredildiği gözetilerek, yeni malike davanın ihbarının sağlanması, malikin davayı takip edeceğini belirtmesi halinde kaldığı yerden yargılamanın sürdürülmesi aksi takdirde sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken sadece HMK 125/1. maddesi değerlendirilerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemeye yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.