11. Hukuk Dairesi 2012/8436 E. , 2014/470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2012
NUMARASI : 2010/145-2012/40
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/04/2012 tarih ve 2010/145-2012/40 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10/01/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av.D. U. ile davalı vekili Av.Y. Ö. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “kafetaryalar, kahvehaneler, kantinler, kokteyl salonu hizmetleri” sınıfında 1997 yılından beri tescilli “B.” markasının sahibi olduğunu, davalının bu markaya tecavüz oluşturacak biçimde “B. M. B.” unvanı altında kafetarya faaliyetinde bulunduğunu, bu eylemin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalının eylemlerinin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, bu eylemlerin menine, bu eylemlerde kullanılan araç ve gereçlerin imhasına, hükmün ilanına, 10.000 TL maddi, 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin lisans sözleşmesi ile hak sahibi olduğu “B.” markaları altında faaliyet gösterdiğini, bu faaliyetin kafetaryacılık olarak nitelendirilemeyeceğini, restoran hizmeti sunulduğunu, kaldı ki müvekkilinin hak sahibi olduğu markanın kafetaryacılık sınıfında da tescilli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının iş yerinde kafeterya ve kokteyl salonu hizmetleri verdiği, her ne kadar davalı tarafça kafeterya değil restoran hizmeti verildiği savunulmuş ise de dosyadaki kanıtların bu savunmanın aksini gösterdiği, ayrıca davalının lisans sözleşmesi ile kullanma hakkını elde ettiği markaların kafeterya hizmeti sınıfında tescilli bulunmadığı, davalının söz konusu hizmetleri sunarken davacının markasını kullandığı, bu eylemin davacının tescilli markadan doğan haklarına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin tespitine, kafeteryacılık ve kokteyl salonu hizmetleri faaliyetlerini davacı adına kayıtlı markayı kullanarak yapmasının durdurulmasına, tecavüz oluşturan her türlü tanıtım gereçlerinin kaldırılmasına, hükmün ilanına, 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti, meni ile maddi, manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere, davacı “kafeteryalar, kahvehaneler, kantinler, kokteyl salonu hizmetleri” sınıfında tescilli “B.” markasının maliki olup davalı ise lisans sözleşmesi ile dava dışı kişiye ait bulunan ve “Restoranlar, self-servis restoranlar” sınıfında tescilli “B.+Şekil” markalarının kullanım hakkına sahiptir. Mahkemece, davalının restoran hizmeti sunmadığı, kafeteryacılık hizmeti verdiği, bu şekilde davacının marka hakkına tecavüzde bulunduğu kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Zira, tescilli bir markanın, tescilli olduğu biçimde ve sınıfta kullanılması, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığından öncelikle davalının, lisans sözleşmesi yapmak suretiyle kullanma hakkını elde ettiği markaları, tescil edildiği biçimde ve sınıfta kullanıp kullanmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, davalının “B.+şekil” markası altında restoran hizmeti vermesi, marka tescilinden doğan hakkı olup söz konusu marka hükümsüz kılınmadıkça bu hakka dayalı kullanımı marka hakkına tecavüz ya da haksız rekabet oluşturmaz. O halde, dava konusu uyuşmazlık davalının kafeteryacılık hizmeti mi yoksa restoran hizmeti mi verdiği noktasında toplanmaktadır. Anılan uyuşmazlığın çözümü ise teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmektedir. Ancak, bu konuda hükme esas alınan bilirkişi raporu açıklanan hususta teknik bilgiye sahip olması mümkün bulunmayan marka vekili ve mali müşavir bilirkişiler tarafından düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece, içinde restoran ve kafeterya sektöründe uzman bilirkişinin de bulunduğu bir heyetten rapor alınmak suretiyle davalının uyuşmazlığa konu faaliyetinin niteliğinin kesin biçimde tespit edilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 10/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.