MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; Denizli 8. İcra Müdürlüğünün 2011/1109 Esas sayılı dosyasında aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, asıl borcun 4.480 TL olduğu halde, 15/02/2010 ödeme tarihi ile 18/01/2011 icra takibi arasındaki tarihlerde aylık %10 faiz uygulanarak 4.987,53 TL işlemiş faiz talep edildiğini ayrıca haricen yapılan ödemelerin alacaklı vekili ve davalı tarafından icra takip dosyasına bildirilmediğini, ilamsız icra takiplerinde uygulanması gereken faiz oranının yıllık %9 olması gerekirken aylık %10 olarak uygulanmasının yerinde olmadığını ileri sürerek; icra takibine ilişkin yapılan ödemelerin ve yasal faizin yeniden hesaplanarak borçlu olmadığının tespiti ile fazla ödemenin davalıdan tahsiline ve kötü niyetli takip yapıldığından fazla talep edilen faizin %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı; borcun esasına ilişkin itirazın bulunmadığını, işlemiş faiz oranına itirazı bulunduğundan icra hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, imzalanan sözleşmede kabul edilen akdi faiz üzerinden icra işlemlerini yaptığını savunarak; davanın reddini ve dava değeri üzerinden %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatını istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/03/2019 tarihli ve 2016/27557 E. 2019/3887 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın sair temyiz itirazları incelenmeksizin, temyize konu kararın hüküm kısmında, davacı yerine davalı yazılarak maddi hata yapıldığı ve fazladan ödenen miktarla ilgili hüküm kurulmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; bozmadan önce alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davacının takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, fazla ödenen ve bilirkişi raporuyla da tespit edilen 635,48 TL tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Davaya konu icra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından menfi tespit davası sırasında borç tutarına mahsuben bir takım ödemelerin yapıldığı ancak bu ödemelerin bilirkişi tarafından hesaplanmadığı görülmüştür.
O halde mahkemece dosyanın önceki bilirkişi dışında seçilecek konusunda uzman bilirkişiye tevdii ile davalının davacıdan isteyebileceği bedelin duraksamasız belirlenmesi noktasında bozma ilamına uygun biçimde, takibe konu borca ilişkin yapılan ödemeleri içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte icra takibi konusunda uzman bilirkişi raporu alınması ve sonucuna uygun hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.