16. Hukuk Dairesi 2016/3027 E. , 2016/5448 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 123 ada 42 parsel sayılı 64,41 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kadimden beri su deposu olarak kullanıldığından söz edilerek su deposu vasfıyla davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka, bağışlamaya, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve takasa dayanarak adına tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece temyize konu olmayan diğer dava dosyaları ile birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacı ..."in davasının kısmen kabulüne, temyize konu 123 ada 42 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, temyize konu çekişmeli 123 ada 42 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde; tapuya kayıtlı olmayan ve 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilen taşınmazların zilyetleri adına tespit edileceği hüküm altına alınmıştır. Belirtilen Yasa hükmünden anlaşılacağı üzere, zilyetlikle taşınmaz kazanımı için yürütülen zilyetliğin aralıksız olması gerekmektedir. Somut olayda; yerel bilirkişi ve tanıklar çekişmeli taşınmazın yıllar önce Köy Tüzel Kişiliği ile takas edilmesi sonucunda davacının babasına verildiğini ve 30-40 yılı aşkın çayır olarak kullanıldığını beyan ettikten sonra, davacı tanığı Gökhan Mert “1986 yılından itibaren taşınmaz üzerine su deposu yapıldığını”, tutanak bilirkişisi ..."te su deposunun 1985 yılından sonra yapıldığını" söylemişlerdir. Ziraat bilirkişileri ise raporlarında taşınmaz içinde su deposu bulunduğunu bildirmişlerdir. Taşınmazın tespitte belirlenen niteliğinin su deposu olması, tanık beyanları ve ziraat bilirkişilerinin raporu birlikte dikkate alındığında taşınmaz üzerinde su deposunun bulunduğu tartışmasız olup; kadastroda belirlenen 64,41 metrekare yüzölçümündeki miktarın bir su deposunun zeminde kaplayacağı alana uygun olmasına göre üzerinde su deposu bulunan taşınmazın fiilen çayır olarak kullanılması mümkün değildir. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan su deposunun yapılması için davacı tarafından terk edildiği 1985 yılı, 11.06.1990 tarih 23/A sayılı davalı idare kararı, 09.01.1991 tarihli tutanak ve 18.01.1991 tarihli İller Bankası yazısından anlaşılacağı üzere yapımın tamamlandığı 1990 yılları ile tespitin yapıldığı 2006 yılı arasındaki yaklaşık 21 yıllık zaman diliminde taşınmazın su deposu olarak kullanıldığı,
bu nedenle çayır olarak kullanılmadığı, su deposu olarak kullanıldığı zaman diliminde de taraflar arasında herhangi bir niza yaratılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Kaldı ki üzerinde su deposu bulunan çekişmeli taşınmaza karşılık davalı idare tarafından davacı yana taşınmaz verilmediği gerekçe gösterilmiş ise de zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığının her taşınmaz için ayrı ayrı belirlenmesinde zorunluluk bulunmasına göre bu gerekçenin somut olaya etkisi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; su deposunun yapılması için terk edildiği 1985 yılı tespitin yapıldığı 2006 yılı arasında davacı tarafın zilyetliğini iradi olarak terk ettiği, tespit gününe kadar aralıksız bir zilyetliğinin bulunmadığı, bu nedenle zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine oluşmadığı gibi taşınmazın su deposu yapılması için terk edildiği 1985 yılı ile tespitin yapıldığı 2006 yılı arasında zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davalı yararına gerçekleştiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; ayrıca 106 ada 224, 225, 226, 227, 234, 235, 236, 263, 264, 265, 266, 267 ve 269 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş ise de anılan taşınmazların tespitte belirlenen maliklerinin komisyon kararı ile değiştirilmesine rağmen komisyon kararına atıf yapılmaksızın hüküm kurulması, yine komisyonca mera olarak sınırlandırılmasına karar verilen bu taşınmazların özel siciline kaydına karar verilmesi gerekirken tesciline dair hüküm kurulması, öte yandan 111 ada 1, 106 ada 268 ve 133 ada 2 parsellerin ise orta malı olarak sınırlandırılmasına rağmen tesciline karar verilmesi dahi isabetsiz olup, davalı ..."nın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden Köprülü Belediye Başkanlığına iadesine, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.