Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/1874 Esas 2019/7653 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1874
Karar No: 2019/7653
Karar Tarihi: 24.06.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/1874 Esas 2019/7653 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2019/1874 E.  ,  2019/7653 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne, icra inkar tazminat talebinin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı, davalı kulüp ile aralarında yaptıkları 18.07.2013 başlangıç tarihli TFF Profesyonel Futbolcu Transfer Sözleşmesi kapsamında, davalı kulüpten 2013/2014 sezonuna ait 20.212,50 TL maçbaşı, 9.834,15 TL asgari ücret olmak üzere toplam 30.046,65 TL alacağı bulunduğunu, bir ödeme yapılmaması üzerine takip başlattığını, davalı kulübün takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu da gözetilerek davanın kabulüne, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İcra ve İflas Kanunu"nun (İ.İ.K.) 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, likit ve belli olması nedeniyle kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme sonucu icra inkar tazminatı talebinin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne varki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün ve gerekçenin icra inkar tazminatı yönünden düzeltilerek onanması HUMK."nun 438/7.maddesi gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın gerekçe kısmında yazılı "ancak her ne kadar davacı taraf icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de dava konusu alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, dolayısıyla alacak lilit, bir başka deyişle borçlusu tarafından bilinebilir olmadığından şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine," ve hükmün 2.numaralı bendinde yazılı "Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine," cümlelerinin karar yerinden çıkartılmasına, hükmün gerekçesi ile 2. bendine " Alacak likit ve muayyen olduğundan asıl alacak miktarının %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," cümlesi yazılarak hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.