Esas No: 2019/23224
Karar No: 2020/14277
Karar Tarihi: 25.06.2020
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/23224 Esas 2020/14277 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
HÜKÜM : Yargılamanın yenilenmesi talebinin reddiyle, eski hükmün aynen korunması
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yargılamanın yenilenmesine ilişkin kararının CMK"nın 311. maddesinde gösterilen nedenlerle sınırılı olarak yapılan incelemede;
Olağanüstü kanun yollarından biri olan yargılamanın yenilenmesi 5271 sayılı CMK"nın 311 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup Kanun’un 311. maddesinde hükümlü lehine; 314. maddesinde ise sanık veya hükümlü aleyhine yargılamanın yenilenmesi nedenlerine yer verilmiş, 318 ve sonraki maddelerinde yenileme istemi üzerine izlenecek usul hükümleri düzenlenmiştir. Yargılamanın yenilenmesi istemi, Kanun’da belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilecektir. Aksi hâlde yargılanmanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirilmek üzere Cumhuriyet Savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunacak, deliller toplanacak, delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet Savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenecektir. Kanun’un 321. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddiaların yeterince doğrulanmadığı veya 311. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisinin olmadığının anlaşılması hâlinde, yenileme istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilecektir. Aksi hâlde mahkemece yargılamanın yenilenmesine ve duruşma açılmasına karar verilecektir. Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü onaylayacak veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verecek, yargılamanın yenilenmesi işlemi hükümlünün lehine olarak yapılmışsa yeniden verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremeyecektir.
Yargılamanın yenilenmesinde, kanun yollarına başvuru bakımından genel kurallar uygulanacaktır. Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olduğuna veya olmadığına ilişkin kararlar ile ikinci aşamada deliller toplandıktan sonra duruşma açılmaksızın verilen yenileme talebinin kabulü veya esassız olması nedeniyle reddi kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilecek, yargılamanın yenilenmesi istemi üzerine yeniden duruşma açılarak verilecek hükümlere karşı ise temyiz kanun yoluna başvurulabilecektir.
Yeniden yapılacak yargılamalarda dava zamanaşımına ilişkin hükümlerin uygulanıp uygulanamayacağının, uygulanacak ise de hangi şartlarda uygulanacağının belirlenmesi bakımından 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 66. maddesinin 5. fıkrasına ve bu hükmün, aynı Kanun’daki değişiklik öncesi hâli ile mülga 765 sayılı Kanun’daki karşılığı olan 109. maddeye değinilmesi gerekmektedir.
765 sayılı TCK"nın 109. maddesi; “Aynı fiilden dolayı her ne suretle olursa olsun tekrar muhakemesi görülmek lazımgelen mahkumünaleyhin ahiren vaki olan mahkumiyeti evvelki mahkumiyetinden daha hafif bir cezayı mutazammın ise müruru zaman müddeti sonraki hüküm ile tertip olunacak cezaya göre hesap olunur” şeklinde düzenlenmiş iken,
5237 sayılı TCK"nın "Dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesinin 5. fıkrası;“Aynı fiilden dolayı her ne suretle olursa olsun tekrar yargılanması gereken hükümlünün, sonradan yargılanan suça ait üçüncü fıkrada yazılı esasa göre belirlenecek zamanaşımı göz önünde bulundurulur.” biçiminde düzenlenip bu hükmün gerekçesinde de “01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinde yer alan hüküm uygulamada duraksamaları yok etmek amacıyla yeni metne aktarılmıştır.” şeklindeki açıklamayla 765 sayılı Kanun’da yer alan hükme benzer bir düzenlemeye 5237 sayılı Kanun’da da yer verildiği belirtilmiş olup,
Anılan Kanun hükmü, 08.07.2005 tarihli ve 25869 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile; “Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.” şeklinde değiştirilerek son hâlini almıştır.
5237 sayılı TCK’nın 66. maddesinin 5. fıkrasında yapılan bu değişikliğin gerekçesi ise “Yargılamanın yenilenmesi gibi aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, zamanaşımına açıklık getirmeye yönelik olarak bu fıkra metninde değişiklik yapılmıştır. Bu durumlarda, dava zamanaşımı süresi, tekrar yargılama konusu suç bakımından belirlenecektir. Tekrar yargılama konusu suça ilişkin zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi de, bu husustaki talebin mahkemece kabul edildiği tarih olacaktır. Tekrar yargılama konusu suça ilişkin zamanaşımı süresi bakımından, maddenin birinci fıkrasındaki süreler dikkate alınacaktır. Bu düzenlemeyle güdülen asıl amaç, yeniden yargılama söz konusu olan hallerde, bu nedenle dava zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle yargılamaya son verilmesi yönündeki taleplerin önüne geçmektir.” şeklinde olup yapılan değişiklikle yeniden yapılacak yargılamalarda tarafların zamanaşımı sürelerinin dolduğu gerekçesiyle mahkemelerden bu konuda talepte bulunulmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı açıkça belirtilmiştir.
Anılan hükümler ve gerekçelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda 765 sayılı TCK"da muhakemenin iadesine karar verilmesinin dava zamanaşımına tesir edeceğine ilişkin bir hüküm mevcut değildir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 12.01.1942 tarihli ve 16-16 sayılı kararında; kesinleşen hükümlerin muhakemenin iadesi yoluyla yeniden incelenmesinde dava zamanaşımının mevzu bahis olamayacağına hükmedilmiştir.
Buna göre, 765 sayılı TCK ve 1412 sayılı CMUK"nın yürürlükte olduğu dönemde yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi durumunda, yeniden yargılamaya konu edilen davada zamanaşımı söz konusu olmayacaktır. Ancak, yeniden yargılama sonucu suç vasfında değişme olmuş, değişen suç vasfına göre yeniden belirlenen zamanaşımı önceki yargılamada gerçekleşmiş ise yeniden yapılan yargılama sonucunda 765 sayılı TCK"nın 109. maddesi uyarınca hükümlü hakkında açılan kamu davasının da zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK açısından konu incelendiğinde ise Kanun’un 66/5. maddesi uyarınca aynı fiilden dolayı tekrar yargılanmayı gerektiren hâllerde zamanaşımının söz konusu olacağı, ancak zamanaşımının yeniden yargılama yapılması talebinin kabulünden itibaren yeni baştan işlemeye başlayacağı hükme bağlanmış ve yeniden yapılacak bu yargılamada zamanaşımının mümkün olduğu açıkça ortaya konulmuştur.
Tüm bu anlatılanlarla birlikte anılan Kanun hükümlerinde yer alan “tekrar muhakeme” veya “tekrar yargılama” ibarelerinin Kanun metinlerinde hangi anlamlarda kullanıldığının değerlendirilmesine gelince, bu ibareleri doktrinde teknik anlamda yargılamanın yenilenmesi olarak anlamak gereklidir (Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız/İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016, s. 770; Kubilay Taşdemir, Ceza Hukukunda Zamanaşımı, 2. Baskı, Ankara, 2015, s. 185, İsmail Malkoç, Açıklamalı İçtihatlı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, Malkoç Kitabevi, Cilt I, Ankara, 2007, s. 430).
Bu açıklamalar ışığında;hükümlü hakkında açılan kamu davasında zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında gerçek suç tarihi olan 16.08.2003"te yürürlükte olan 765 sayılı TCK ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun maddelerinden hangisinin hükümlünün lehine olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre;olay tarihinde hükümlünün Türkiye ... Bankası ... ATM"sine kartın sıkışmasını sağlayan düzenek yerleştirdiği, mağdur ..."e ait karttan mağdur adına para çekmek için gelen şikayetçi ..."ın bankamatik kartını ATM cihazına yerleştirdiğinde kartın cihaza sıkıştığı,olay yerinde bulunan hükümlünün de şikayetçi ..."a yardım etmek bahanesiyle elinde bulunan bankamatik kartını cihazın içerisine doğru iteklediği, şikayetçi ..."e hitaben Türkiye... Bankası Bölge Müdürlüğü"nden kartını alırsın dediği, şikayetçinin banka ATM"si yanından ayrılması üzerine hükümlünün ele geçirdiği kart ile mağdur ..."nin hesabından 150.000.000 TL para çektiği, şikayetçi... tarafından da teşhis edildiği anlaşılan somut olayda; suç tarihi itibarıyla hükümlünün eylemine uyan 765 sayılı Kanun"un 525/b-2 uygulanması hâlinde müeyyidesi "bir yıldan beş yıla kadar hapis ve ikimilyon liradan yirmimilyon liraya kadar ağır para cezası""olarak öngörülmüş olup 765 sayılı TCK’nın 102/4. maddesi uyarınca bu suçların tabi olduğu asli dava zamanaşımı süresi beş yıl, 104/2. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise yedi yıl altı aydır.Suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve hükümlünün eylemine uyan 5237 sayılı TCK.nun 245/1 maddesinde ise ""3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası""öngörülmüş olup 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d. maddesi uyarınca bu suçların tabi olduğu olağan dava zamanaşımı süresi on beş yıl, 67/4. maddesi göz önüne alındığında olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise yirmi iki yıl altı aydır.
Hükümlü hakkında iddia olunan suçla ilgili olarak, suç tarihinin mağdura ait kart ile para çekme işleminin gerçekleştirildiği bir diğer deyişle hukuka aykırı yararın elde edildiği 16.08.2003 olduğu,dava zamanaşımını kesen işlemler sırasıyla 12.02.2008 tarihli iddianame, 09.09.2009 tarihli sorgu, 28.06.2013 tarihli mahkûmiyet kararı olduğu, Yerel Mahkemece hükümlü hakkında iddianamede belirtildiği şekilde hükümlünün sorgusunun yapıldığı tarih olan 28.11.2006 tarihinin suç tarihi olarak belirlenmek suretiyle yanılgıya düşüldüğü ve 28.11.2006 tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nın 245/1 maddesinde yer alan "" başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama"" suçundan kovuşturma yürütüldüğü,yargılama sonunda hükümlünün TCK"nın 245/1, 62, 52, 53, 58. maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis ve 80 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, verilen 28.06.2013 tarihli mahkûmiyet hükmünün temyiz edilmeksizin 14.01.2014 tarihinde kesinleştiği, kesinleşen bu karara karşı hükümlü ... ..."in 29.04.2014 tarihli dilekçesiyle; kimlik bilgileri kullanılarak suç işlendiği, kendisinin mağdura karşı suçu işleyen kişi olmadığı,teşhis ve fotoğraf incelemesi yapılması gerektiğini belirterek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2008/325 Esas,2013/619 Karar sayılı ek kararıyla CMK"nın 311/1-e maddesi gereğince yargılamanın yenilenmesi talebinin kabülüne karar verildiği ve yeniden yargılama sonucunda CMK"nın 323/1-e maddesi gereğince önceki hükmün onaylanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 9. maddeleri karşısında; sanığa yüklenen suçun yasa maddesinde öngörülen cezanın türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirlenen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 16.08.2003"ten hükümlü hakkında ilk mahkumiyet hükmünün verildiği 28.06.2013 tarihinden önce yargılamanın devam ettiği 16.02.2011 tarihinde gerçekleşmiştir.
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi bakımından, öncelikle kanun yararına bozma kanun yolu üzerinde durulması gerekmektedir. Öğretide “olağanüstü temyiz" denilen, 5320 sayılı Kanun"un 18. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 1412 sayılı CMUK"da ise “yazılı emir” olarak adlandırılan bu olağanüstü kanun yolu, 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde “kanun yararına bozma” olarak yeniden düzenlenmiştir.
CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması talebini, kanuni nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması talebini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi hâlinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir.
Böylece ülke genelinde uygulama birliği sağlanacak, hâkim ya da mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve kişiler açısından hukuk yararına giderilmiş olacaktır.Somut olayda ise; hükümlü hakkında Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28.06.2013 tarih, 2008/325 Esas, 2013/619 Karar sayılı ilk mahkumiyet hükmü yönünden 765 sayılı TCK.nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirlenen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin ilk karar tarihine kadar dolduğu,yargılama sonunda ise zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK.nın 102/4, 104/2 ve CMK.nın 223/8. maddeleri gözetilerek düşürülmesine karar verilmesi yerine Mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın yargılamaya devam olunduğu ve hükümlünün mahkumiyetine karar verildiği, maddi hukuk kuralına aykırı bu mahkumiyet hükmünün de hükümlü tarafından temyiz edilmeksizin kesinleştiği,bu karara karşı hükümlünün yapmış olduğu yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olarak görülmesinden sonra yapılan yargılamada; onaylanmasına karar verilen 22.10.2015 günlü hükümde de CMK"nın 311. maddesi ve devamında yargılamanın yenilenmesi nedenleriyle sınırlı olarak inceleme yapıldığı ve yukarıda açıklanan nedenlerle zamanaşımı müessesesinin uygulanamayacağının anlaşılması karşısında;ilk verilen karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için öncelikle hükmün CMK’nın 309. maddesi gereğince kararı veren yargı çevresindeki Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Adalet Bakanlığı"na gönderilerek hükmün Yargıtayca kanun yararına bozulması talebinde bulunulması gerektiği anlaşılmakla bu hususta mahallinde işlem yapılması mümkün görülmüştür.
Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine göre, Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.10.2015 gün ve 2008/325 Esas, 2013/619 Karar sayılı kararının onaylanmasına ilişkin karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan hükümlünün sübuta, eksik araştırma ile hüküm kurulduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 25.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.