Esas No: 2015/32899
Karar No: 2019/7461
Karar Tarihi: 17.04.2019
5846 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/32899 Esas 2019/7461 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Düşme
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
5846 sayılı Kanun’un 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun ile değişik soruşturma ve kovuşturma usulünü düzenleyen 75. maddesindeki "71 ve 72. maddelerde sayılan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikayete bağlıdır. Yapılan şikayetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet Başsavcılığına vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikayet süresi içinde Cumhuriyet Başsavcılığına verilmemesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir” şeklindeki düzenleme ile 5846 sayılı Kanun’un 20 ve devamı maddeleri uyarınca mali hakların, işleme, çoğaltma, yayma, temsil ile işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim haklarını kapsadığı göz önünde bulundurularak; şikayetçi MÜYAP meslek birliği vekilinin sunmuş olduğu müzik eseri işletme belgesine göre yapımcı... Film Reklam Prod. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin, 5846 sayılı Kanun’da belirtilen mali haklardan hangisine sahip olduğu, temsil hakkına sahip olup olmadığı ve hak sahipliği süresi belirtilmediği gibi şikayetçi MÜYAP Meslek Birliği ile yapımcı şirket arasında "üyelik ve yetki belgesi" imzalandığı ancak suça konu eserin hak sahibi olan gerçek veya tüzel kişilerin, temsil haklarını adı geçen şirkete devrettiğine dair hukuken geçerli ve yeterli belgeleri kanuni süresi içinde ibraz etmediği anlaşıldığından, davaya katılma ve temyiz hakkı bulunmayan şikayetçi vekilinin temyiz inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 317. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak REDDİNE, 17.04.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dairenin çoğunluk görüşü ile şahsım arasında çıkan uyuşmazlık; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında ilgili meslek birliğinin somut olayda ‘temsil’ ve şikayet hakkına sahip olup olmadığı, dolayısıyla, kovuşturulması şikayete bağlı olan fikri mülkiyet alanındaki mali haklara tecavüz suçundan dolayı şikayet hakkı yokluğundan dolayı ve ilgili meslek birliğinin haklarını (ve yetkisini) kanıtlayan belge ve sair delilleri sunmadığından dolayı ilk derece mahkemesi tarafından verilen düşme kararının onanmasının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.
I-) Mali Hakların Kapsamı Yönünden Muhalefetimiz:
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa hakim olan genel ilkelerden biri de eser sahiplerinin yanısıra bağlantılı hak sahibi olan icracı-sanatçılar ve fonogram yapımcılarının da hak ve yetkilerini korumaktır. 5846 sayılı Kanunun 71. maddesinde bu bağlamda şöyle denilmektedir:
“Madde 71 – (Değişik: 23/1/2008-5728/138 md.)
Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek:
1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
FSEK m. 21 ila m. 25’te, 5 farklı mali hak sayılmıştır. Bu mali haklar;
1-) İşleme hakkı
2-) Çoğaltma hakkı
3-) Yayma hakkı,
4-) Temsil hakkı ve
5-) İşaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı’dır.
Fonogram yapımcıları, tespitini gerçekleştirdikleri bir icra ürünü olan sesler veya sair sesler üzerinde bizatihi kanundan (ipso jure) doğan mutlak ve bağımsız mali hak sahibidirler. Fonogram yapımcısına; tespitin çoğaltılması, yayılması, tespitin vasıtalı temsili ve umuma iletilmesi hakkı mevzuat ile verilmiştir. Dolayısıyla bu mali hakların kaynağı bizatihi Kanunun kendisi olduğundan , ayrıca sözleşme ile verilmesine gerek bulunmamaktadır. 5846 sayılı FSEK m.41’de “girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahallerin, fonogramların kullanımı veya iletimini” gerçekleştirebilmeleri için sözleşme yaparak hak sahiplerinden izin almaları şarttır. Bir fonogramın lokanta, bar, AVM gibi umuma açık mahallerde kullanımı, onun “temsil” edilmesi suretiyle olur. Bu durumda, fonogram yapımcılarının da (dolaysız ve dolaylı) “temsil” hakkına sahip olduklarının kabulü gereklidir. Her ne kadar fonogram yapımcılarının “temsil”hakkının sahip olduğu hususu FSEK m. 80 metninde açıkça yazılmamışsa da FSEK m. 80, m. 24, m.25, m. 41 ile ‘Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği’nin 12/c maddesi birlikte ele alındığında fonogram yapımcılarının “dolaysız - dolaylı temsil” yetkisine ve dolayısıyla şikayet hakkına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Zaten FSEK’teki bu hükümlerin yanısıra Komşu Haklar Yönetmeliğinin 12/c maddesi hükmünde, fonogram yapımcılarının “temsil” hakkına haiz olduğu net ve sarih bir şekilde ifade olunmuştur.
Konuyu daha iyi kavrayabilmek için ilgili kanun maddelerinin ilgili kısımlarına aşağıda yer verilmiştir:
FSEK Madde 80 :
... B) Bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra aşağıda belirtilen haklara sahiptir.
(1) Eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama hakları münhasıran fonogram yapımcısına aittir. Yapımcılar tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine izin verme hususunda münhasıran hak sahibidir.
(2) Fonogram yapımcısı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme ve yasaklama hakkına sahiptir.
(3) Fonogram yapımcısı, icraların tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. Umuma iletim yoluyla tespitlerin dağıtım ve sunulması yapımcının yayma hakkını ihlal etmez.
Fonogramlara tespit edilmiş icraların her ne suretle olursa olsun umuma iletilmesi halinde, bunları kullananlar, eser sahiplerinin yanısıra, icracı sanatçılara ve yapımcılara veya ilgili alan meslek birliklerine de bu kullanımlara ilişkin uygun bir bedeli ödemekle yükümlüdürler.
Madde 24 – Bir eserden, (...) (1) doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarıyan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı munhasıran eser sahibine aittir.
Temsilin umuma arzedilmek üzere vukubulduğu mahalden başka bir yere herhangi bir teknik vasıta ile nakli de eser sahibine aittir.
Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzelkişilerce kullanılamaz. Ancak, 33 üncü ve 43 üncü maddelerdeki hükümler saklıdır.
d) İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı:
Madde 25–
Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı munhasıran eser sahibine aittir.
Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir.
Madde 41-
Girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahaller; eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanım ve/veya iletimine ilişkin 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak hak sahiplerinden veya üyesi oldukları meslek birliklerinden izin alır ve sözleşmelerde yazılı malî hak ödemelerini bu madde hükümlerine göre yaparlar.
Eser, icra, fonogram, yapım ve yayınları kullanan ve/veya ileten umuma açık mahaller; mahallin bulunduğu bölgenin özelliği, mahallin nitelik ve niceliği, fikrî mülkiyete konu eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların mahalde sunulan ürün veya hizmetin ayrılmaz bir parçası ve ürün veya hizmete katkısı olup olmadığı ve benzeri hususlar dikkate alınmak suretiyle sınıflandırılır veya sınıflandırma dışı bırakılır.
Faaliyet gösterdikleri sektörlerde; eser sahipleri ve/veya bağlantılı hak sahipleri meslek birlikleri, yapılan sınıflandırmaya bağlı olarak eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanımından ve/veya iletiminden kaynaklanan ödemelere ilişkin tarifeleri tespit ederler. Meslek birlikleri ile umuma açık mahaller arasındaki sözleşmeler, bu tarife bedelleri veya taraflarca yapılabilecek müzakereler sonucu belirlenecek bedeller üzerinden yapılır.
Nitekim akademik çevrelerde ve öğretide de neredeyse ittifak ile, fonogram yapımcılarının da icracı sanatcılar gibi temsil hakkına sahip olduğu kabul olunmaktadır. Bu hususta Prof. Dr. Ünal TEKİNALP, Prof. Dr. Fırat ÖZTAN, Prof. Dr. Sabih ARKAN, Prof. Dr. Fikret EREL, Prof. Dr. Ahmet KILIÇOĞLU ve Dr. Cahit SULUK da bu görüştedir.
(Bakınız Tekinalp s. 192-193, Öztan s. 384, Suluk/Orhan, s. 401, Arıkan s. 153, Erel s.218, 219, Kılıçoğlu s. 309)
Olayımızda vukubulduğu gibi bir icra ürünü sesi içeren tespitin, izinsiz olarak otel, spor salonu, lokanta, otel lobisi eğlence yerleri gibi umuma açık mahallerde dinletilmesi; tespitin (yayın harici) vasıtalı temsili olup fonogram yapımcısına ait temsil hakkının ihlali niteliğini taşır.
Eser sahibi, icracı sanatçı ve fonogram yapımcısının izni yoksa, bunlardan her biri diğerinden bağımsız hak sahibi olarak eser icrasının tespitinin umuma yönelik temsiline karşı çıkabilir. Bu bağlamda mesela, eser icrasının tespitinin umuma yönelik temsili için eser sahibi ve icracı sanatçıdan izin alınmasına rağmen, şayet fonogram yapımcısından izin alınmamış ise, fonogram yapımcısının bu eserin icrasına ilişkin sesleri içeren tespitin temsili ve umuma iletimine tek başına karşı çıkma ve dolayısıyla mali hakkının ihlal edildiğinden dolayı şikayet hakkı bulunmaktadır.
II-) Hakları Kanıtlayan Belgeler ve Sair Deliller Yönünden Muhalefetimiz:
5846 Sayılı FSEK m. 75/I"de ifade edilen hak sahipliğini kanıtlayan belge ve delillerin yetkili makamlara sunulması, şikayetin geçerli olabilmesi için kabul edilmiş bir mecburi şekil şartıdır. Esasen bu FSEK kapsamındaki suçların özelliğinden kaynaklanan bir gerekliliktir. Zira, FSEK ile sağlanan koruma "eser bazında koruma" olup, korunması talep olunan hakkın ve konusu olan eser, icra, fonogram veya yapımın neden ibaret bulunduğu muhakkak belirtilmelidir
Madde sunulması zorunlu bulunan, belgeler, "hakları kanıtlayan belgeler" ve "sair deliller" ifadeleri ile betimlenmiştir. Ancak her iki ibareden ne anlaşılması gerektiği kanunda açıkça yer almamaktadır. Bununla kastedilen, şikayette bulunanın, ihlale konu hakkın sahibi olduğunu, bir diğer ifadeyle şikayet hakkı bulunduğunu kanıtlayan belge ve sair delilleri sunmasıdır. Dolayısıyla, hangi eser, icra, fonogram veya yapımla ilgili ve hangi hakların ihlal edildiği iddia ediliyorsa buna ilişkin belge ve deliller sunulmalıdır.
Bu çerçevede, "hakları kanıtlayan belgelerden" ne anlaşılması gerektiği üzerinde durulmalıdır. Esasen FSEK ile sağlanan koruma, marka, patent gibi, tescille kazanılan sınai mülkiyet haklarından farklı olarak, eserin yaratılmasıyla birlikte kendiliğinden doğan bir hukuki korumadır. Dolayısıyla eser, icra, fonogram veya yapım sahibi, mali ve manevi hakları, bunların yaratılmasıyla birlikte kazanır (FSEK m. 8). Eser (ve bağlantılı hak) sahipliğinin kazanımı için ayrıca bir kayıt ve tescil gerekmez (FSEK m. 13).
Nitekim Bern Sözleşmesi m. 2/(2) uyarınca "maddi bir araç üzerine tespit edilmemiş eserler veya herhangi bir eser grubunun korunma esasları Birlik Ülkeleri mevzuatı tarafından düzenlenir." Bu çerçevede konuyu düzenleyen FSEK m. 13/son, "filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcıları, hak ihdas etmek amacı taşınmaksızın, sahip oldukları hakların ihlal edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla, sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar" hükmünü içermektedir. Yine anılan maddeye göre, aynı maksatla, eser sahiplerinin talebi üzerine, bu Kanun kapsamında korunan tüm eserlerin kayıt ve tescili yapılabilir, mali haklara ilişkin yararlanma yetkileri de kayıt altına alınabilir..
Görüldüğü üzere, Bern Sözleşmesi"nin üye ülkelere tanıdığı serbesti çerçevesinde 5846 Sayılı FSEK eser ve bağlantılı hak sahiplerine tanınan korumayı ilke olarak kayıt ve tescili koşuluna tabi tutmamıştır. Ancak sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini bunlar üzerindeki mali haklardan yararlanma bakımından bir fiili gereklilik olarak ele almıştır. Diğer eser ve bağlantılı hak konuları ise isteğe bağlı kayıt ve tescile tabidir. Kayıt ve tescilin amacı maddede, "hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi" olarak açıklanmıştır. Zira hakkın doğumu için gerekmemekle birlikte, ispatı ve takibi bakımından belge ve kanıtlara ihtiyaç duyulması kaçınılmazdır.
Şu halde FSEK m. 75 hükmünde anılan "hakları kanıtlayan belgeler" kavramı içinde yer alan ve ispat bakımından kullanılabilecek bir kayıt-tescil belgesi söz konusudur. Ancak dikkat edilecek olursa bu belge "eser sahipliği" değil "hak sahipliğini" ispat ve takip amacına yöneliktir. Nitekim Yönetmeliğe göre de, bu belge, eser ve bağlantılı hak konularının kayıt ve tescilinin yapıldığına dair başvuru sahibine verilecek belgeyi ifade eder (Kayıt Tescil Yönetmeliği m. 4/h)
Kayıt-tescil belgesi yanısıra "hakları kanıtlayan belgeler" kavramı içinde mali hakların devri veya ruhsat (lisans) sözleşmeleri de yer alır. Esasen FSEK m. 66 ve devamındaki ilgili açıklamalarda ifade edildiği üzere, davacının mali hakları devren iktisap eden bir kişi olması halinde, hukuk davaları bakımından Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik hale gelmiş uygulamasında olduğu gibi; ceza davalarında da, yargılama konusu mali hakkın, şikayetçiye ne şekilde intikal ettiğinin, düzenli ve kesintisiz olarak silsile halinde FSEK"in 52. maddeye uygun yazılı sözleşmelerle kanıtlanması gerekir. Zira ihlalin konusu bir mali hak ise, çoğu zaman eser veya bağlantılı hak sahibi bu hakkını FSEK 48 ve 52. maddeler uyarınca bir başkasına devretmiş veya ruhsat vermiş olabilir. İşte ceza soruşturması bakımından da, mali hakları veya kullanma yetkisini aslen veya devren iktisap etmiş kişiler tarafından şikayette bulunulması halinde, eser veya bağlantılı hak sahibinden bu hakları nasıl/hangi suretle aldığını gösteren sözleşme, lisans, ruhsat gibi her türlü belge sunulmalıdır.
Şikayet, eser veya hak sahibini temsilen bir meslek birliği tarafından yapılıyor ise, yetki belgeleri de, sunulması gereken ve hak sahipliğinin kanıtlayan belgelerdendir. Bu yetki belgesi, ilke olarak hak sahibi tarafından imzalanmış, FSEK"in 52. maddesine uygun şekilde yetki verilen hakları ayrı ayrı gösteren bir yazılı belge olmalıdır.
Hakkın özünü zedelememek ve hak arama özgürlüğünü geniş tutmak açısından, meslek birliklerinin kendi bünyesinde oluşturduğu veri tabanından ibaret üye kayıt veya eser listeleri, yetki belgesi ve hakları kanıtlayan belge yerine geçebilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, eser adlarının yetki belgesine ekli ayrı bir listede yer almasını yeterli bulmaktadır. Ceza soruşturma ve kovuşturmasında da paralel bir uygulamanın benimsenmesi gereklidir Yetki belgesinin şikayet dilekçesi ile birlikte ve en azından altı aylık şikayet süresi dolmadan önce Cumhuriyet savcılığına sunulması zorunludur. Zira yetki belgesi meslek birliğinin şikayet hakkını, hak sahibi adına kullanabilmesi için zorunlu olan bir belgedir. Esasen hukuk davalarında da uygulama genelde bu yöndedir.
Şikayetçi eser, icra, fonogram veya yapım sahibi ise, yukarıda belirtildiği üzere, hakları eserin yaratılmasıyla kendiliğinden kazanır. Ayrıca bir kayıt ve tescil yapılmamış ise, kayıt tescil belgesi sunulamayacağı gibi; hakları bir başkasından devralmadığından sözleşme ve lisans belgeleri de bulunmayacaktır. Bu nedenle hakların nasıl elde edildiğine dair bir belge (sözleşme) sunması da beklenemez. Bu durumda eser, icra, fonogram veya yapımın bir örneğinin savcılığa sunulması şikayet koşulunun gerçekleşmesi için yeterli olmalıdır. Şikayetçi ihlale konu mali hakları miras yoluyla kazanan kimse ise, nüsha yanında bir mirasçılık belgesi de sunulmalıdır.
FSEK kapsamındaki suçlarda, ihlal eyleminin tespiti için çoğu zaman orijinal nüshalarla karşılaştırma yapılması bir zorunluluktur. Bu zorunlulk nedeniyle, şikayet konusu ihlal eyleminin soruşturabilmesi için orijinal eser nüshası mutlaka gerekiyorsa, bunun da şikayetçi tarafından en geç altı aylık şikayet süresi içinde sunulması gerekir. Uyarıya rağmen ihlalin incelenmesine esas nüshaların sunulmasından kaçınılmakta ise, kamu davasının açılabilmesi için yeterli kanıt bulunduğundan söz edilemez. Meğer ki, diğer deliller ile soruşturmanın yürütülebilmesi imkanı olsun.
Şu halde, şikayetin geçerli sayılabilmesi için sunulması gereken "belgeler" ile "sair deliller" aynı amaca yöneliktir. Bu amaç, hak sahipliğinin kanıtlanmasıdır. FSEK m. 75/I"de sözü geçen "sair deliller" kapsamında özellikle eser, icra, fonogram ve yapımların çoğaltılmış nüshaları yer alır. Zira, FSEK m. 11, 12 ve 80/II"de düzenlenen eser ve film yapımcılığı hak karineleri, ceza soruşturma ve kovuşturmalarında da geçerlidir. Gerçekten de FSEK kapsamında açılan hukuk davalarında davacı sıfatında olduğu gibi, ceza davalarında da şikayet hakkının kanıtlanması bakımından eser sahipliği karinesi özel bir öneme sahiptir. Çünkü yukarıda ifade edildiği üzere, FSEK eser ve bağlantılı hak sahipliğinin kazanılması için zorunlu bir tescil sistemi kabul etmemiştir. Ancak ispat kolaylığı bakımından eser sahipliği konusunda bazı karineler öngörülmüştür.
Bu karineler uyarınca yayımlanmış bir nüsha sunarak eser veya hak sahibi olduğunu kanıtlayan şikayetçiden, başka bir belge veya kanıt istenmesine gerek yoktur. Sunulan nüshanın hiçbir itiraz görmemesine rağmen, hak sahipliğini kanıtlayan delil olarak yeterli bulunmadığı ve buna ilave olarak hak sahipliği belgeleri ve hatta, icracı sanatçı, fonogram veya film yapımcısını temsilen şikayetçi olan meslek birliklerinden, eser sahibinin, icracı sanatçı veya yapımcılara haklarını devrettiğine dair belgelerin de sunulmasının istenmesi hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı niteliktedir. Oysa, örneğin ihlale konu bir fonogram olduğundan, fonogram yapımcısı kayıt ve tescile gerek kalmadan fonogram üzerinde, içerisinde kayıtlı bulunan çoğu zaman sayısı yüzleri bulan eser ve icralardan bağımsız olarak bağlantılı hak sahibi sıfatını kazanmaktadır. Dolayısıyla üzerinde yapımcı adı yer alan yayımlanmış bir fonogram örneği sunulması, fonogram yapımcısı bakımından, yasal karine gereği bağlantılı hak sahipliğini kanıtlayan "sair delil" niteliğindedir. Bu nedenle soruşturma sürecinde fonogram örneği ve meslek birliği yetki belgesinin sunulması yeterlidir. Bir başka ifadeyle, fonogram yapımcısına eser sahipleri ve icracı sanatçılar tarafından hakların devrine dair sözleşmelerin istenmesi yasal karineyi işlevsiz hale getiren bir uygulamadır. Ancak, kuşkusuz karineye esas olan nüshadan, örneğin sahteliğinden şüphe eden soruşturma ve kovuşturma makamları bunu araştırabilir veya ek deliller isteyebilirler. Karinenin aksini iddia eden şüpheli de, şikayetçinin eser ya da bağlantılı hak sahibi olmadığını kanıtlayabilir. Hukuk yargılamasında olduğu gibi, ceza soruşturma ve kovuşturmasında da, karinelerin aksi her türlü delil ile ispat edilebilir.
FSEK m. 71 ve 72"deki suçlar ile ihlal edilen hakların ilişkili olduğu, eser, icra, fonogram veya yapımların her zaman çoğaltılmış bir nüshası olmayabilir. Örneğin, güzel sanat eserleri niteliğindeki bina, tablo veya bir heykelin bütünlüğünü bozan değişiklik şikayetin konusu ise, hak sahibinden nüsha sunması beklenemez. Bu durumda, yapılması gereken, hak sahipliğini kanıtlayan başka deliller sunulmasıdır.
Bir icra ürünü olan veya sair sesleri, ilk defa tespit eden fonogram yapımcılarının eser sahibinden ve icraci sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini sözleşme ile devraldıktan sonra kanun gereği (sözleşmede tek tek ve sarih olarak belirtilmesine gerek kalmaksızın) aslen iktisap ettikleri mali haklar arasında “temsil hakkı” ve “umuma iletim” hakkı da olduğundan ve ilgili meslek birliğinin hakları ve yetkisini kanıtlayan belge ve sair delilleri sunduğundan dolayı katılan meslek birliğinin şikayet hakkı mevcut bulunduğu kanaatiyle hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının bozulması istemiyle çoğunluğu oluşturan Daire kararına katılmıyorum.