11. Hukuk Dairesi 2012/8421 E. , 2014/439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2012
NUMARASI : 2010/144-2012/39
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/04/2012 tarih ve 2010/144-2012/39 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.01.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. D. U. ile davalı vekili Av. Y.. Ö.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirkete ait ...-... no ile kayıtlı “B.” ibareli, koruması devam eden markanın “kafeteryalar, kahvehaneler, kantinler, kokteyl salonu hizmetleri için tescilli olduğu halde, davalının kafeterya faaliyeti kapsamında, menülerinde, tabelasında, çeşitli tanıtıcı işaretlerinde bu markayı kullandığını, eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davalının eyleminin, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/57 D.iş dosyasında tespit edildiğini ileri sürerek, davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin tespitine ve önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, tecavüzlü gereçlere el konulmasına, imha edilmesini, hüküm özetinin ilanına, 10.000 TL maddi tazminatın ticari faiziyle birlikte, 25.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin dava dışı T. Ö. ile yaptığı sözleşme ile bu kişiye ait markaları lisans sözleşmesi ile kullandığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin, savunmasını dayandırdığı lisans sözleşmesinin, marka sahibi İ. Timur ile davalı şirket Ö. Turizm arasında imzalandığı, davalı şirket bu lisansla markayı kullanmaya başlamış bulunmakla birlikte, marka sahibinin bu şirketin hakim ortağı konumunda olduğu, lisans sözleşmesinin TPE’de sicile kaydedilmediği, geçerliliği için sicile kayıt zorunluluğu bulunmamakla birlikte sicile kayıt edilmeyen lisans sözleşmelerinin iyi niyetli 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, markanın emtiasının davalı şirketin sicilde kayıtlı faaliyeti ile de uyumlu olmadığı, 2003/04172 nolu markanın emtiası arasında bulunan 41. sınıftaki “kafeterya, kahvehane, kantin, kokteyl salonu hizmetleri” bakımından hükümsüzlük kararı verildiği ve bu faaliyetlerin artık markanın kapsamı dışına çıktığı, mahkeme kararının 11/03/2010 tarihli olduğu, hükümsüzlük kararlarının MarkKHK’nın 44. md. uyarınca geçmişe etkili olduğu, baştan beri bu emtianın marka kapsamı dışında olduğu, marka sahibinin davalı şirketin hakim ortağı olduğundan bu emtia bakımından 2008’de açılan dava nedeniyle iptal kararı çıkabileceğini bilmekte olup, iyi niyetli kabul edilemeyeceği zira lisans veren sıfatı ile lisans alan şirket arasında gözden kaçmayan bir bağlantı bulunduğu, lisans verenin sözleşmeyi düzenlediği tarihte kafeterya hizmetlerinin silinebileceğini bilebilecek, ön görebilecek durumda olduğu, lisans sözleşmesinin düzenlediği tarihte davanın derdest olduğu, 11/03/2010 tarihli hükmün, yanların temyiz etmemesi üzerine 24/02/2011’de kesinleştiği, davalı şirketin kafeteryacılık kokteyl salonu hizmetleri alanındaki faaliyetlerinin marka ve lisanstan doğan hakların kapsamında olmadığı, davalı şirketin baskın biçimde kafeteryacılık yapmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin kanıtlandığı, olayın mahiyetine, boyutlarına, tecavüzlü kullanımın arz ettiği özelliklere göre, yanların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak, davacı marka sahibinin marka ihlali nedeniyle manevi tazminat istemek durumunda olduğu, davalı şirketin marka lisansına dayalı faaliyet gösterdiği, iyi niyetli olduğu savunmalarına da itibar etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin tespitine; kafeteryacılık, kokteyl salonu hizmetleri faaliyetlerini davacı adına kayıtlı markayı kullanarak yapmasının durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz oluşturan her türlü tanıtım gereçlerinin, menü, tabela, markayı taşıyan broşür vs. gereçlerin kaldırılmasına, markanın sökülmesine, sökülemiyorsa imhasına, hükmün ilanına, 6.087,84 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen değişen oranlı ticari faizi ile birlikte ve 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti, meni ile maddi, manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere, davacı “kafeteryalar, kahvehaneler, kantinler, kokteyl salonu hizmetleri” sınıfında tescilli “B.” markasının maliki olup davalı ise lisans sözleşmesi ile dava dışı kişiye ait bulunan ve “Restoranlar, self-servis restoranlar” sınıfında tescilli “B.+Şekil” markalarının kullanım hakkına sahiptir. Mahkemece, davalının restoran hizmeti sunmadığı, kafeteryacılık hizmeti verdiği, bu şekilde davacının marka hakkına tecavüzde bulunduğu kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Zira, tescilli bir markanın, tescilli olduğu biçimde ve sınıfta kullanılması, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığından öncelikle davalının, lisans sözleşmesi yapmak suretiyle kullanma hakkını elde ettiği markaları, tescil edildiği biçimde ve sınıfta kullanıp kullanmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, davalının “B.+şekil” markası altında restoran hizmeti vermesi, marka tescilinden doğan hakkı olup söz konusu marka hükümsüz kılınmadıkça bu hakka dayalı kullanımı marka hakkına tecavüz ya da haksız rekabet oluşturmaz. O halde, dava konusu uyuşmazlık davalının kafeteryacılık hizmeti mi yoksa restoran hizmeti mi verdiği noktasında toplanmaktadır. Anılan uyuşmazlığın çözümü ise teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmektedir. Ancak, bu konuda hükme esas alınan bilirkişi raporu açıklanan hususta teknik bilgiye sahip olması mümkün bulunmayan marka vekili ve mali müşavir bilirkişiler tarafından düzenlenmiştir. Bu itibarla, mahkemece, içinde restoran ve kafeterya sektöründe uzman bilirkişinin de bulunduğu bir heyetten rapor alınmak suretiyle davalının uyuşmazlığa konu faaliyetinin niteliğinin kesin biçimde tespit edilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.