Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, takibe konu senet bedelinin senedin diğer borçlusu olan dava dışı H.. A.. tarafından ödenip, ödendiğine dair yazılı belge alındığını, bu nedenle müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını buna rağmen müvekkilinin ihtiyati haciz sırasında aynı evde kaldığı anne ve babasının mallarının kaldırılması korkusu ve anne ve babasının ağlaması üzerine ödeme taahhüdünde bulunduğunu iddia ederek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, bono bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin dava dışı H.. A.."ya sattığı kamyonet karşılığında dava konusu bononun verildiğini, davacının H.. A.."ya borcu olup, Haşim"in davacıdan alacağını isteyince davacının, müvekkiline “Haşim"in sonra ödeyeceği kamyonet bedelini taksit taksit ben ödeyeyim. Haşim"i aradan çıkaralım” demesi üzerine bonoya kefil olduğunu, bu şekilde anlaşmaya varıldığını, Haşim"in borçlu olmadığına ilişkin belge ver demesi üzerine müvekkilinin Haşim"in bu bonoyla ilgisi kalmadığına artık borçlunun Mesut alacağına ilişkin belgeyi Haşim"e verdiğini, sözkonusu belgenin ibraname şeklinde kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının haciz sırasında borcu kabul edip, ödeme taahhüdünde bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının takip konusu bono altındaki imzasını inkar etmediği, davacının bono bedelinin ödendiğine ilişkin sunduğu belgede takip konusu bononun vade ve tanzim tarihi yazılarak bedelinin alındığının belirtilmediği, yine davacı M.. Y.."ın da borçlu olmadığına dair bir ibarenin bulunmadığı, bu belgenin ibraname olarak mahkemece değerlendirilmediği, davacının iddiasını ispat edemediği, davalının tazminat isteminin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı M.. Y.., dava konusu senedi aval veren sıfatı ile imzalanmış olup; senedin keşidecisi olan H.. A.. ile senedin lehdarı olan E.. K.."ın ve davacının imzalarını taşıyan 08.07.2008 tarihli belgede senet bedeli olan 9.500 TL"nin keşideciden alındığı ve alacak kalmadığı belirtilmiştir. Belge altındaki imzalar inkar edilmediğine göre bu belge karşısında asıl borçlu olan keşidecinin borcunun sona erdiğinin ve buna bağlı olarak aval verenin sorumluluğununda kalmadığının kabulü gerekir. Her ne kadar davacı M.. Y.."ın ihtiyati haciz tutanağında borç kabul beyanı bulunmakta ise de ihtiyati haciz tutanağındaki bu beyanın müzayaka altında verildiği anlaşıldığından davacıyı bağlayacağından sözedilmez. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.