MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 11.09.2009 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... oğlu, ... dava konusu ... köyü, 332, 336, 46, 49, 526, 548, 660, 705, 749, 804 ve 396 parsel numaralı taşınmazların tapu kaydında “...” yazılı isminin “...” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın 396 parsel yönünden reddine, diğer taşınmazlar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare temsilcisi temyiz etmiştir.
Dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarında “...taşınmazların ... oğlu ... ...’ye ait iken 1960 yılında ölümü ile evlatları ... ..., ... ..., ... ..., ... ve ... ...’ye kaldığı...” belirtilmektedir. Kayıt malikinin kardeşleri görünen bu kişilerin nüfus kayıtları ilgili yerden temin edilerek kadastro tutanakları ile arasındaki irtibatı denetlenmeden ve dinlenilen tanık beyanlarında da bu hususta bir açıklama bulunmamasına rağmen, davanın ispatlandığı sonucuna varılarak eksik inceleme ve araştırma sonucu mülkiyet nakline sebep olunacak kuşkusu taşır şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; mahkeme ilamında katip sicili altına hakim imzasının atılmış olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı idare temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.