16. Hukuk Dairesi 2016/6470 E. , 2016/5425 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski 1503 parsel sayılı 5.250 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 103 ada 1 parsel numarasıyla ve 4.754,92 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 1500 parsel sayılı 7.300 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 103 ada 2 parsel numarasıyla ve 6.194,14 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 1502 parsel sayılı 5.450 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 103 ada 4 parsel numarasıyla ve 5.145,02 metrekare yüzölçümlü olarak; ... Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski 677 parsel sayılı 6.600 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 137 ada 94 parsel numarasıyla ve 3.511,21 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin köy yolu ve çekişmeli eski 1500 ve 1502 parsellerden kaynaklanabileceği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne, 137 ada 94 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile yeşile boyalı olarak gösterilen 305,24 metrekarelik kısmı ile raporda (B) harfi ve siyaha boyalı olarak gösterilen paftasında yol olarak bırakılan 84,90 metrekarelik kısmın yenileme tespit tutanağının iptali ile davacı tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkindir. Davacı, yapılan uygulama kadastrosu çalışmaları sırasında kendisine ait 1503 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünde eksilme meydana geldiği, bu eksilmenin yola kaydırmadan kaynaklanabileceğini ancak davanın komşu tüm taşınmazlara açılması gerektiğinden yüzölçümünün düzeltilmesi isteğiyle eski 1500 ve 1502 parseller ile köy yolları aleyhine dava açmıştır. Kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazlar hakkında açılacak davaların Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişiliklerine karşı açılması zorunludur. Davacı, yol bölümü için Hazine ve ... Köyü Tüzel Kişiliğine husumet yöneltmiş, ancak hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince, çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Bu nedenle mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu İlçe Belediyesi ile ... Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yöneltmesi için davacı tarafa süre verilmeden ve bu şekilde taraf teşkili tamamlanmadan hüküm tesisi doğru değildir.
Diğer taraftan, esasa ilişkin olarak ise; uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen ve yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir, ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, davacıya ait eski 1503, yeni 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümündeki eksilmenin kısmen batı sınırındaki köy yolundan, kısmen de kuzey sınırındaki eski 677, yeni 137 ada 94 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda, davacıya ait eski 1503 parsel ile davalı tarafa ait 1500 ve 1502 parseller arasındaki sınırın uyumlu olduğu, batıdaki köy yolu ve kuzeydeki eski 677 parseller arasındaki sınırın ise farklılıklar gösterdiği, tesis kadastrosu ile belirlenen sınır ile zemindeki kullanım sınırı farklı olduğu gibi uygulama kadastrosu ile belirlenen sınırın daha farklı bir yerden geçirildiği belirtilmiş ancak bu farklılıkların hangi nedenden kaynaklandığı açıklanmadığı gibi sunulan harita da denetime elverişli olarak hazırlanmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu İlçe Belediyesi ile Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yöneltmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı, daha sonra harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,
10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.