MAHKEMESİ : (ANKARA) Onuncu Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO : 06.10.2009 - 170/252
SUÇ : Kasten öldürmek
TEBLİĞNAME : 1-B/2011/115446

M.. A.."yu kasten öldürmekten, H.. Ç.."ı da yaralamaktan sanık A.. P.."ın yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (ANKARA) Onuncu Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 06.10.2009 gün ve 170/252 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii ile müdahil vekili taraflarından istenilmiş, sanık müdafii duruşma da talep etmiş ve hüküm kısmen resen de temyize tabi bulunmuş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanık hakkında duruşmalı, müdahilin temyizi üzerine incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, tahrikin varlığı ve takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede 5237 sayılı TCK’nun 25 ve 27. maddelerinin uygulanması gerektiğine, maktulden-katılanlar Ayşegül ve Evrim vekilinin tahrik bulunmadığına ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;
Öldürme ve yaralama suçlarından kurulan hükümler yönünden;
Gerekçede araç tamiri için sanayi sitesine giden mağdur Hüseyin ile maktul Muzaffer’in, gün boyunca market işletmekte olan sanık A. E. ile babası tanık Erdoğan’dan aldıkları içkileri içtikleri, akşam saatlerinde, sanık A. E ile babası Erdoğan"ın marketin önünde hazırladıkları sofraya, mağdur Hüseyin ile Maktul Muzaffer’i de davet ettikleri, mağdurun alkolün de etkisiyle sanığa alaycı bir şekilde “canım, cicim” tarzında sözler söylemesi nedeniyle çıkan tartışma üzerine, sanığın mağdur ve maktulden yemek sofrasından ayrılmalarını sağladığı, ancak şikayetçi ve maktulün tekrar marketin önüne gelerek tartışmayı devam ettirmeye yönelik davranış içinde bulundukları, taraflar arasında çıkan kavgada özürlü olan babasının da tehlikede olduğunu düşünen sanığın, kendi beyanına göre maktulden aldığı, şikayetçinin beyanına göre ise kendi elinde bulunan bıçakla maktule iki isabetle vurarak öldürdüğü, mağduru da yumrukla basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaraladığının kabul edildiği anlaşılmakla;
a) Tahrik nedeniyle kasten öldürme suçunda 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası, yaralama suçunda cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarının indirilmesini öngören 5237 sayılı TCK.nun 29 maddesinin uygulanması sırasında, ilk saldırının hangi taraftan geldiğinin ve bıçağın kime ait olduğunun hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, saptanamaması halinde ise savunmaya itibar edilerek uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde öldürme suçunda 18 yıl hapis, yaralama suçunda ise 1/4 oranında indirim yapılarak 3 ay hapis cezasına hükmedilmesi,
b) Yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden,
CMK 234 maddesi gereğince baro tarafından atanan vekil için katılan Hüseyin lehine vekalet ücretine hükmolunamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin ve maktulden-katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle kısmen resen de temyize tabi bulunan hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 21.04.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
21.04.2011 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık A.. P.. müdafii Avukat M.G.’in yokluğunda 28.04.2011 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.