17. Hukuk Dairesi 2014/20608 E. , 2017/7306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekillerinin annesi ...ı"nın 11.11.2010 günü karşıya geçmekte iken davalı ..."ye ait diğer davalı ..."nın sevk ve idaresindeki ve davalı ... şirketine sigortalı bulunan araçla çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, desteğini kaybettiklerini, defin ve tedavi gideri ödediklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 40.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...Ş vekili ve davalı ...; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 498,75 TL"nin davalılar ..., ... ve ..."den 11/11/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte (davalı ... şirketinin poliçedeki limitle sınırlı olmak kaydı ile dava tarihinden itibaren yasal faizi ile) müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
ayrıca davacılar için ayrı ayrı 3.000"er TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."dan 11/11/2010 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacıların murisinin ölümü nedeni ile 6098 sayılı TBK m. 53 gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK. md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 13.7.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.