20. Hukuk Dairesi 2016/6159 E. , 2016/10204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 22/11/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; "Davacı müvekkilinin ... Ltd. Şti. Şirket Merkezi olan ...."da gayrimenkul yatırımı, emlak alım satımı işleri ile iştigal eden bir firma olduğunu, uzun yıllardır .... ilçesinde faaliyet gösterdiğinden ticari olarak tanınan, bilinen ve güvenilir bir kuruluş olduğunu, müvekkilinin .... ilçesi ... mahallesi 162 ada 261 sayılı parselde bulunan taşınmazı 30/03/2011 tarihinde .... Tapu Müdürlüğünün .. yevmiye numaralı işlemi ile taşınmazın malikleri.... ve...."dan devraldıklarını, devir işlemi öncesinde müvekkilinin iş yerinin telefon ile aranarak, bu taşınmazın babası ve halasına ait olduğunu bildiren şahıs tarafından taşınmazların satılık olduğu bildirilerek tapu fotokopisinin müvekkile fax yoluyla gönderildiğini, artından taşınmazın satışı hususunda anlaşıldığını ve satış işlemlerini yapmak üzere vekaletname almak üzere ... 3. Noterliğine gidildiğini, burada.... ve ...l"ün kimliklerini ibraz etmesi üzerine vekaletname düzenlendiğini, ancak düzenlenen vekaletnamede tapu maliklerinin ibraz ettikleri kimlik bilgileri ile UYAP ortamından alınan kimlik bilgilerindeki düzenlenme tarihlerinin farklı olduğunu, bu durumun noterlikçe ve tapuda işlem yapan memurlarca da gözden kaçırıldığını, çalıntı kimlik ile işlem yapıldığını, böylelikle müvekkilinin mağdur olduğunu, bu nedenle .... ilçesi, ..... mahallesi 162 ada, 261 parsel sayılı taşınmaz, rayiç değerinin bilirkişi maarifeti ile olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, taşınmazın satışı için tapuda ödenen harç ve döner sermaye giderlerinin tespiti ile olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/92 E. - 2012/289 K. sayılı kararında hükmedilen 5.720,00.-TL avukatlık ücreti ve 1.167,34.-TL stopaj bedeli 2.227,50.-TL harç, 760,90.-TL yargılama gideri, 4.000,00.-TL avukatlık ücreti ve 800,00.-TL stopaj bedellerinin karar tarihi olan 01/12/2011 tarihinden itibaren davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili 04/01/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; TMK"nın 1007. maddesi gereğince açılan davada, davalı sıfatı Hazine"ye aittir. Oysa dava dilekçesi Tapu Müdürlüğüne tebliğe çıkarılmıştır. Dava dilekçesinin Maliye Bakanlığına tebliğinin gerekli olduğunu, oluşan zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmayıp hatalı vekaletnameden kaynaklandığını, bu sebeple ... 3. Noterinin zarardan sorumlu olduğunu, olayda üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesecek nitelikte ağır kusurunun mevcut olduğunu, olayda davacının da kusurunun bulunduğunu, davacının basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 50.500,00.-TL taşınmaz bedelinin 30.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm tapu müdürlüğüne izafeten Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler.
Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup Tapu Müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gereklidir.
Diğer taraftan; Yüksek Hukuk Genel Kurulunun HGK"nın 2010/7-70-86 sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. HUMK’nın 179/1. maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gereklidir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dahilindedir. Somut olayda, tapu müdürlüğünün davalı gösterilmesi ve tapu müdürlüğünün de Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir.
Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan tapu müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilde yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delillerinin toplanması oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/11/2016 günü oy birliği ile karar verildi.