14. Hukuk Dairesi 2018/5548 E. , 2020/2372 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.07.2008 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat talebi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ihdasen Hazine adına kaydedilen 1082 (110) parsel sayılı taşınmazın davalı ... ve Adana Büyükşehir Belediyelerinin yaptığı imar uygulamaları sonucu değişik imar parselleri ve yola gittiğini, imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve kök parsele dönülmesi veya tazminat isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, imar şuyulandırmasına ilişkin işlemlerin idari yargı yerinde iptal edildiği, oluşan imar parsellerinin hukuki dayanaktan yoksun hale geldiklerini kadastral mülkiyet durumunun ihyası gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne dair hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22.09.2011 tarihli ve 2011/6312-9296 E-K sayılı ilamıyla; “Mahkemece, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanaksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davalı ... yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural alarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı ... Belediyesi ve dâhili davalı ... Başkanlığının tüm, davacı Hazine’nin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine;
Ne varki, mahkemece imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi kadastral parsel kapsamında kaldığı anlaşılan “yol” un kabul kararı dışında bırakılması da isabetsizdir." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 29.03.2013 tarihli ve 2013/1875-2672 E-K sayılı ilamıyla;"....1082 sayılı ihdas parselinin sınırları üzerine imar uygulamaları ile oluşturulan 4981 ada 2 sayılı imar parselinin fen bilirkişinin rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 59.50 metrekarelik bölümünün 1082 sayılı ihdas parseli sınırları içinde kaldığı halde, anılan bölümün iptal, ihya ve tescili yerine yol olarak hüküm kapsamına alınması, anılan rapor ve krokide (B) ve (E) harfi ile işaretli alanlar, imar uygulamaları sonucu “yol” olarak bırakıldıkları halde sicil kayıtlarının iptaline karar verilmiş olması, 5464 ada 2 sayılı imar parselinin krokide (C) harfi ile gösterilen 198.07 metrekarelik kısmı ile 5464 ada 3 sayılı imar parselinin krokide (D) harfi ile gösterilen 3061 metrekarelik kısmı 1082 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kalmasına rağmen, anılan bölümler yönünden iptal ve ihya ile tescile hükmedilmemiş olması isabetsizdir ’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik talebin dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.